بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ مِن صَلْصَٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ ﴿٢٦

Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, suuretlenmiş bir balçıkdan yaratdık.

— Hasan Basri Çantay

وَٱلْجَآنَّ خَلَقْنَٰهُ مِن قَبْلُ مِن نَّارِ ٱلسَّمُومِ ﴿٢٧

Cânn'ı da daha önce çok zehirleyici ateşden yaratdık.

— Hasan Basri Çantay

وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَٰٓئِكَةِ إِنِّى خَٰلِقٌۢ بَشَرًا مِّن صَلْصَٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ ﴿٢٨

Hatırla o vakti ki Rabbin meleklere: «Ben, demişdi, kuru bir çamurdan, suuretlenmiş bir balçıkdan bir beşer yaratacağım».

— Hasan Basri Çantay

فَإِذَا سَوَّيْتُهُۥ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِى فَقَعُواْ لَهُۥ سَٰجِدِينَ ﴿٢٩

«O halde ben onun yaratılışını bitirdiğim, ona ruhumdan üflediğim zaman siz derhal onun için secdeye kapanın».

— Hasan Basri Çantay

فَسَجَدَ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ ﴿٣٠

Bunun üzerine meleklerin hepsi topdan secde etdi.

— Hasan Basri Çantay

إِلَّآ إِبْلِيسَ أَبَىٰٓ أَن يَكُونَ مَعَ ٱلسَّٰجِدِينَ ﴿٣١

Ancak İblîs bu secde edenlerle beraber olmakdan (çekinerek) dayatdı.

— Hasan Basri Çantay

قَالَ يَٰٓإِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلَّا تَكُونَ مَعَ ٱلسَّٰجِدِينَ ﴿٣٢

(Cenâb-ı Hak): «Ey İblîs, sen neye secde edenlerle beraber olmadın?» dedi.

— Hasan Basri Çantay

قَالَ لَمْ أَكُن لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُۥ مِن صَلْصَٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ ﴿٣٣

«Ben, dedi, kuru bir çamurdan, suuretlenmiş bir balçıkdan yaratdığın beşer için secde edeyim diye (var) olmadım»!

— Hasan Basri Çantay

قَالَ فَٱخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ ﴿٣٤

(Cenâb-ı Hak) şöyle buyurdu: «O halde çık buradan. Çünkü sen artık koğulmuşsundur».

— Hasan Basri Çantay

وَإِنَّ عَلَيْكَ ٱللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلدِّينِ ﴿٣٥

«Hiç şübhesiz ceza gününe kadar lâ'net senin tependedir».

— Hasan Basri Çantay

قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِىٓ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ ﴿٣٦

«Ey Rabbim, dedi, öyleyse bana (insanların) kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar mühlet ver».

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR