بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَأَرْسَلْنَا ٱلرِّيَٰحَ لَوَٰقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءً فَأَسْقَيْنَٰكُمُوهُ وَمَآ أَنتُمْ لَهُۥ بِخَٰزِنِينَ ﴿٢٢

Gönderdiğimiz yağmur yükleyici rüzgârlar aracılığı ile size gökten su indirerek su ihtiyacınızı karşıladık. Yoksa su kaynağını oluşturan siz değilsiniz.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّا لَنَحْنُ نُحْىِۦ وَنُمِيتُ وَنَحْنُ ٱلْوَٰرِثُونَ ﴿٢٣

Dirilten de öldüren de yalnız biziz ve her şey sonunda bize kalır.

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ عَلِمْنَا ٱلْمُسْتَقْدِمِينَ مِنكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا ٱلْمُسْتَـْٔخِرِينَ ﴿٢٤

Biz sizin eskiden gelip geçenlerini de geride kalanlarını da biliriz.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْۚ إِنَّهُۥ حَكِيمٌ عَلِيمٌ ﴿٢٥

Hiç kuşkusuz Rabbin tüm insanları biraraya toplayacaktır. O her işi yerinde yapar ve her şeyi bilir.

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ مِن صَلْصَٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ ﴿٢٦

Gerçekten biz insanı kara çamurdan oluşmuş kuru balçıktan yarattık.

— Seyyid Kutub

وَٱلْجَآنَّ خَلَقْنَٰهُ مِن قَبْلُ مِن نَّارِ ٱلسَّمُومِ ﴿٢٧

Cinni de daha önce dumansız alevden yarattık.

— Seyyid Kutub

وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَٰٓئِكَةِ إِنِّى خَٰلِقٌۢ بَشَرًا مِّن صَلْصَٰلٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ ﴿٢٨

Hani Rabbin, meleklere dedi ki; «Ben kara çamurdan oluşmuş kuru balçıktan bir insan yaratacağım.»

— Seyyid Kutub

فَإِذَا سَوَّيْتُهُۥ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِى فَقَعُواْ لَهُۥ سَٰجِدِينَ ﴿٢٩

Ona biçim verip içine kendi ruhumdan bir soluk üflediğimde önünde secdeye kapanınız!»

— Seyyid Kutub

فَسَجَدَ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ ﴿٣٠

Bunun üzerine bütün melekler hep birlikte secdeye kapandılar.

— Seyyid Kutub

إِلَّآ إِبْلِيسَ أَبَىٰٓ أَن يَكُونَ مَعَ ٱلسَّٰجِدِينَ ﴿٣١

Yalnız İblis, secdeye kapananlar arasında olmayı reddetti.

— Seyyid Kutub

قَالَ يَٰٓإِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلَّا تَكُونَ مَعَ ٱلسَّٰجِدِينَ ﴿٣٢

Allah «Ey İblis, seni secde edenler ile birlikte olmaktan alıkoyan nedir?» dedi.

— Seyyid Kutub

AYARLAR