بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَقَدۡ مَكَرُواْ مَكۡرَهُمۡ وَعِندَ ٱللَّهِ مَكۡرُهُمۡ وَإِن كَانَ مَكۡرُهُمۡ لِتَزُولَ مِنۡهُ ٱلۡجِبَالُ ٤٦
Filhakika onlar mekirlerini yaptılar, Allah indinde de onlara mekir var, isterse onların mekirleri dağları yerinden oynatacak olsun.
Gerçekten onlar, düzenlerini kurmuşlardı. Halbuki dağları oynatacak güçte olsa bile, onların bu düzenleri hep Allah'ın elindeydi.
Onlar gerçekten tuzaklarını kurmuşlardı. Tuzakları yüzünden dağlar yerinden oynayacak olsa bile, tuzakları Allah katındadır (Allah, onu bilir).
Hakıykat, onlar (peygamberlere karşı) bir takım tuzaklar kurmuşlardı. Halbuki onların tuzaklarından dağlar yerinden oynayıb gitmiş olsa bile Allah katında onlara âid (nice nice) cezalar vardır.
Onlar kuracakları tuzağı kurdular. Fakat tuzakları dağları yerlerinden oynatabilecek nitelikte olsa bile, Allah'ın denetimi altındadır.
فَلَا تَحۡسَبَنَّ ٱللَّهَ مُخۡلِفَ وَعۡدِهِۦ رُسُلَهُۥٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٞ ذُو ٱنتِقَامٖ ٤٧
O halde sakın Allah’ı peygamberlerine olan vaadine hulf eder sanma, şüphesiz Allah azîzdir, intikamı vardır.
Sakın, Allah'ın peygamberlerine vaadinden cayacağını sanma. Muhakkak Allah; Aziz'dir, intikam sahibidir.
Sakın Allah’ın, peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.
Öyle ise zinhar Allah, peygamberlerine olan va'dinden cayar sanma. Şübhesiz ki Aliah mutlak gaalibdir, intikam saahibidir.
Sakın Allah'ın, peygamberlerine yönelik vaadinden cayacağını sanma. Hiç kuşkusuz Allah üstün iradeli ve öç alıcıdır.
يَوۡمَ تُبَدَّلُ ٱلۡأَرۡضُ غَيۡرَ ٱلۡأَرۡضِ وَٱلسَّمَٰوَٰتُۖ وَبَرَزُواْ لِلَّهِ ٱلۡوَٰحِدِ ٱلۡقَهَّارِ ٤٨
O gün ki arz başka tebdil olunur, Semavat da ve hep o Vâhid, Kahhâr olan Allah için fırlarlar.
O gün; yer başka bir yerle değiştirilir. Gökler de başka göklerle. Ve onlar; Vahid ve Kahhar olan Allah'ın huzuruna çıkarlar.
O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve insanlar bir ve kahhar (her şeyin üzerinde yegâne hâkim) olan Allah’ın huzuruna çıkarlar.
O gün ki yer başka bir yere, gökler de (başka göklere) tebdil olunacakdır. (İnsanlar kabirlerinden kalkıb) bir olan, kahhâr olan Allahın huzurunda toplanacaklardır.
O gün yer başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülürler ve tüm insanlar tek ve ezici iradeli Allah'ın huzuruna çıkarlar.
وَتَرَى ٱلۡمُجۡرِمِينَ يَوۡمَئِذٖ مُّقَرَّنِينَ فِي ٱلۡأَصۡفَادِ ٤٩
Ve görürsün mücrimleri o gün birbirlerine çatılı çatılı bukağılardadırlar.
O gün; mücrimleri zincirlere vurulmuş olarak görürsün.
O gün, suçluları zincirlere vurulmuş olarak görürsün.
O gün günahkârların (şeytanlarıyle birlikde) bukağılara vurulmuş olduğunu görürsün.
O gün günahkârların zincirlerle birbirlerine bağlandıklarını görürsün.
سَرَابِيلُهُم مِّن قَطِرَانٖ وَتَغۡشَىٰ وُجُوهَهُمُ ٱلنَّارُ ٥٠
Gömlekleri katrandan, ve yüzlerini ateş kaplıyor.
Gömlekleri katrandandır, yüzlerini ateş bürüyecektir.
Gömlekleri katrandandır. Yüzlerini de ateş bürüyecektir.
Gömlekleri katrandandır. Yüzlerini de ateş bürüyecekdir.
Elbiseleri katrandan olacak ve yüzlerini ateş saracaktır.
لِيَجۡزِيَ ٱللَّهُ كُلَّ نَفۡسٖ مَّا كَسَبَتۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ ٥١
Çünkü Allah her nefsi kazandığıle cezalandıracak, haberiniz olsun ki Allah’ın hesabı seri'dir.
Bu; Allah'ın herkese yaptığının karşılığını vermesi içindir. Muhakkak ki Allah; hesabı çabuk görendir.
Allah, herkese kazandığının karşılığını vermek için böyle yapar. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
(Onlar kabirlerinden şundan dolayı kalkacaklardır ki:) Allah herkese kazandığının cezasını versin. Şübhesiz ki Allah, hesabı çabuk görendir.
Amaç, Allah'ın herkese işlediğinin karşılığını vermesidir. Hiç kuşkusuz Allah'ın hesap görmesi pek çabuktur.
هَٰذَا بَلَٰغٞ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُواْ بِهِۦ وَلِيَعۡلَمُوٓاْ أَنَّمَا هُوَ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞ وَلِيَذَّكَّرَ أُوْلُواْ ٱلۡأَلۡبَٰبِ ٥٢
Bu işte insanlara beliğ bir tebliğdir, hem bununla inzar edilsinler, hem onun ancak bir tek İlâh olduğunu bilsinler hem de öğüd alsın akl-ü vicdanı temiz olanlar.
Bu; uyarılsınlar ve yalnızca bir tek ilah bulunduğunu bilsinler, akıl sahipleri de öğüt alsınlar diye insanlara bir tebliğdir.
Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.
İşte bu (Kur'an) — onunla tehlikelerden haberdâr edilsinler, Onun (Allahın) ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler, akl-ı selîm saahibleri iyice düşünüb öğüd alsınlar diye — (bütün) insanlara bir tebliğdir.
Bu Kur'an tüm insanlara yönelik bir duyurudur. Onun aracılığı ile insanlar uyarılsın, herkes Allah'ın tek olduğunu öğrensin ve sağduyulu kimseler onun ibret derslerinden yararlansın diye inmiştir.