بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَسَالَتۡ أَوۡدِيَةُۢ بِقَدَرِهَا فَٱحۡتَمَلَ ٱلسَّيۡلُ زَبَدٗا رَّابِيٗاۖ وَمِمَّا يُوقِدُونَ عَلَيۡهِ فِي ٱلنَّارِ ٱبۡتِغَآءَ حِلۡيَةٍ أَوۡ مَتَٰعٖ زَبَدٞ مِّثۡلُهُۥۚ كَذَٰلِكَ يَضۡرِبُ ٱللَّهُ ٱلۡحَقَّ وَٱلۡبَٰطِلَۚ فَأَمَّا ٱلزَّبَدُ فَيَذۡهَبُ جُفَآءٗۖ وَأَمَّا مَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ فَيَمۡكُثُ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ كَذَٰلِكَ يَضۡرِبُ ٱللَّهُ ٱلۡأَمۡثَالَ ١٧
Yukarıdan bir su indirdi de vâdiler kendi mikdarınca seyl oldu, seyl de yüze çıkan bir köpük yüklendi, bir ziynet veya bir meta yapmak için ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük vardır, İşte Allah, hakk ile batılı böyle çarpıştırır, ammâ köpük atılır gider, nâsa menfeati olan ise arzda kalır, işte Allah, emsali böyle darbeder.
لِلَّذِينَ ٱسۡتَجَابُواْ لِرَبِّهِمُ ٱلۡحُسۡنَىٰۚ وَٱلَّذِينَ لَمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَهُۥ لَوۡ أَنَّ لَهُم مَّا فِي ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعٗا وَمِثۡلَهُۥ مَعَهُۥ لَٱفۡتَدَوۡاْ بِهِۦٓۚ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ سُوٓءُ ٱلۡحِسَابِ وَمَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ ١٨
Rab’lerinin emrine icabet edenlere daha güzeli var, ona icabet etmiyenler ise arzda bulunanın cem’iisi bir misli de beraber kendilerinin olsa, hepsini fidyei necat olarak verirlerdi, işte onlar, hesabın kötüsü onlar içindir, mevaları da cehennemdir, ve o, ne fena yataktır.
۞ أَفَمَن يَعۡلَمُ أَنَّمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكَ مِن رَّبِّكَ ٱلۡحَقُّ كَمَنۡ هُوَ أَعۡمَىٰٓۚ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُواْ ٱلۡأَلۡبَٰبِ ١٩
Şimdi Rabbin’den sana indirilenin hakikaten hakkolduğunu bilir kimse âmâ olan gibi olur mu? Fakat onu ancak akıl ve vicdanı temiz olanlar idrâk eder.
ٱلَّذِينَ يُوفُونَ بِعَهۡدِ ٱللَّهِ وَلَا يَنقُضُونَ ٱلۡمِيثَٰقَ ٢٠
Onlar ki Allah’ın ahdine vefâ ederler ve misâki bozmazlar.
وَٱلَّذِينَ يَصِلُونَ مَآ أَمَرَ ٱللَّهُ بِهِۦٓ أَن يُوصَلَ وَيَخۡشَوۡنَ رَبَّهُمۡ وَيَخَافُونَ سُوٓءَ ٱلۡحِسَابِ ٢١
Ve onlar ki Allah’ın riayet edilmesini emrettiği hukuka riâyet ederler, Rab’lerine saygı besler! ve hisâbın kötülüğünden korkarlar.
وَٱلَّذِينَ صَبَرُواْ ٱبۡتِغَآءَ وَجۡهِ رَبِّهِمۡ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَنفَقُواْ مِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ سِرّٗا وَعَلَانِيَةٗ وَيَدۡرَءُونَ بِٱلۡحَسَنَةِ ٱلسَّيِّئَةَ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ عُقۡبَى ٱلدَّارِ ٢٢
Ve onlar ki Mevlâlarının rızasına ermek için sabretmekte, namazı dürüst kılmakta, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli açık infak eylemektedirler, ve seyyieyi hasene ile defederler, işte bunlar, dünya yurdunun ukbası onlara.
جَنَّٰتُ عَدۡنٖ يَدۡخُلُونَهَا وَمَن صَلَحَ مِنۡ ءَابَآئِهِمۡ وَأَزۡوَٰجِهِمۡ وَذُرِّيَّٰتِهِمۡۖ وَٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ يَدۡخُلُونَ عَلَيۡهِم مِّن كُلِّ بَابٖ ٢٣
Adn cennetleri: onlara girecekler, atalarından ve zevcelerinden ve zürriyyetlerinden salih olanlar da beraber, öyle ki melekler her kapıdan yerlerine girerek diyecekler selâm sizlere, sabrettiğiniz için bakın ne güzel: yurdun ukbası.
سَلَٰمٌ عَلَيۡكُم بِمَا صَبَرۡتُمۡۚ فَنِعۡمَ عُقۡبَى ٱلدَّارِ ٢٤
Adn cennetleri: onlara girecekler, atalarından ve zevcelerinden ve zürriyyetlerinden salih olanlar da beraber, öyle ki melekler her kapıdan yerlerine girerek diyecekler selâm sizlere, sabrettiğiniz için bakın ne güzel: yurdun ukbası.
وَٱلَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهۡدَ ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مِيثَٰقِهِۦ وَيَقۡطَعُونَ مَآ أَمَرَ ٱللَّهُ بِهِۦٓ أَن يُوصَلَ وَيُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمُ ٱللَّعۡنَةُ وَلَهُمۡ سُوٓءُ ٱلدَّارِ ٢٥
Amma Allah’ın ahdini misak ile tevsık ettikten sonra nakzedenler ve Allah’ın raptedilmesini emrettiği rabıtaları koparanlar ve yer yüzünü fesada verenler, işte bunlar, lânet onlara, ve yurdun kötüsü onlara.
ٱللَّهُ يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقۡدِرُۚ وَفَرِحُواْ بِٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَمَا ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا فِي ٱلۡأٓخِرَةِ إِلَّا مَتَٰعٞ ٢٦
Allah dilediği kimseye rızkı genişletir, daraltır da, onlar ise dünya hayat ile ferahlamaktalar, halbuki dünya hayat âhiretin yanında bir yol azığından ibarettir.
وَيَقُولُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوۡلَآ أُنزِلَ عَلَيۡهِ ءَايَةٞ مِّن رَّبِّهِۦۚ قُلۡ إِنَّ ٱللَّهَ يُضِلُّ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِيٓ إِلَيۡهِ مَنۡ أَنَابَ ٢٧
Yine o küfredenler diyorlar ki: Ona Rabbin’den bir âyet indirilseydi ya! De ki, hakikat Allah dilediği kimseyi şaşırtıyor kime de gönül verirse kendini hidayet buyuruyor.