بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

خَٰلِدِينَ فِيهَا مَا دَامَتِ ٱلسَّمَٰوَٰتُ وَٱلْأَرْضُ إِلَّا مَا شَآءَ رَبُّكَۚ إِنَّ رَبَّكَ فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ ١٠٧

Onlar, orada Semavât ve arz durdukça muhalled olacaklar ancak Rabbin’in dilediği müddet başka, çünkü Rabbin dilediğini yapandır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَمَّا ٱلَّذِينَ سُعِدُواْ فَفِى ٱلْجَنَّةِ خَٰلِدِينَ فِيهَا مَا دَامَتِ ٱلسَّمَٰوَٰتُ وَٱلْأَرْضُ إِلَّا مَا شَآءَ رَبُّكَۖ عَطَآءً غَيْرَ مَجْذُوذٍ ١٠٨

Amma mes'ud olanlar cennettedirler, Rabbin’in dilediği müddetten başka Semavât ve arz durdukça onlar onda muhalled kalacaklar, bir atâ ki kesilmesi yok.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَلَا تَكُ فِى مِرْيَةٍ مِّمَّا يَعْبُدُ هَٰٓؤُلَآءِۚ مَا يَعْبُدُونَ إِلَّا كَمَا يَعْبُدُ ءَابَآؤُهُم مِّن قَبْلُۚ وَإِنَّا لَمُوَفُّوهُمْ نَصِيبَهُمْ غَيْرَ مَنقُوصٍ ١٠٩

O halde sakın şunların ibadet edişlerinden şüpheye düşme başka değil atalarının ibadeti gibi ibadet ediyorlar, biz de elbet kendilerine tamamı ile nasîblerini veririz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدْ ءَاتَيْنَا مُوسَى ٱلْكِتَٰبَ فَٱخْتُلِفَ فِيهِۚ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ لَقُضِىَ بَيْنَهُمْۚ وَإِنَّهُمْ لَفِى شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ ١١٠

Kasem olsun ki Musâ’ya kitabı verdik de onda ihtilâf edildi, Rabbin’den bir kelime sebk etmiş olmasa idi elbette aralarında hüküm verilmiş bitmişti, ve her halde onlar bundan kuşkulu bir şekk içindedirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِنَّ كُلًّا لَّمَّا لَيُوَفِّيَنَّهُمْ رَبُّكَ أَعْمَٰلَهُمْۚ إِنَّهُۥ بِمَا يَعْمَلُونَ خَبِيرٌ ١١١

Ve hakikat her biri öyle kimselerdir ki lâbüd Rabbin kendilerine ametlerini tamamı ile ödeyecektir çünkü O, her ne yapıyorlarsa habîrdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَٱسْتَقِمْ كَمَآ أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلَا تَطْغَوْاْۚ إِنَّهُۥ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ ١١٢

Onun için emr olunduğun gibi doğruluk et: sen ve beraberinde tevbe eden de aşırı gitmeyin, çünkü o her ne yaparsanız basîrdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَا تَرْكَنُوٓاْ إِلَى ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ فَتَمَسَّكُمُ ٱلنَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ مِنْ أَوْلِيَآءَ ثُمَّ لَا تُنصَرُونَ ١١٣

Ve zulm edenlere meyl etmeyin ki size ateş dokunur, ve Allah’dan başka velîleriniz de yoktur sonra kurtulamazsınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَقِمِ ٱلصَّلَوٰةَ طَرَفَىِ ٱلنَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ ٱلَّيْلِۚ إِنَّ ٱلْحَسَنَٰتِ يُذْهِبْنَ ٱلسَّيِّـَٔاتِۚ ذَٰلِكَ ذِكْرَىٰ لِلذَّٰكِرِينَ ١١٤

Hem namaz kıl gündüzün taraflarından ikisinde ve gecenin gündüze yakın saatlerinde, çünkü hasenat, seyyiatı giderir, bu, idrâki olanlara bir öğüddür.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱصْبِرْ فَإِنَّ ٱللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ ٱلْمُحْسِنِينَ ١١٥

Ve sabr et zira Allah muhsinlerin ecrini zayi etmez.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَلَوْلَا كَانَ مِنَ ٱلْقُرُونِ مِن قَبْلِكُمْ أُوْلُواْ بَقِيَّةٍ يَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْفَسَادِ فِى ٱلْأَرْضِ إِلَّا قَلِيلًا مِّمَّنْ أَنجَيْنَا مِنْهُمْۗ وَٱتَّبَعَ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ مَآ أُتْرِفُواْ فِيهِ وَكَانُواْ مُجْرِمِينَ ١١٦

Şimdi sizden evvelki karnlardan bakiyye sahipleri yer yüzünde fesaddan nehyeder olsalardı; lâkin onlardan necata erdirdiğimiz pek az kimselerden başka yok, o zulmetmekte bulunanlar ise şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve hep mücrim oldular.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَا كَانَ رَبُّكَ لِيُهْلِكَ ٱلْقُرَىٰ بِظُلْمٍ وَأَهْلُهَا مُصْلِحُونَ ١١٧

Rabbin de o memleketleri ahalisi muslihler iken zulmile helâk edecek değildi ya.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu