بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
يَحۡسَبُ أَنَّ مَالَهُۥٓ أَخۡلَدَهُۥ ٣
Malı kendisini muhalled kılmış sanır.
Malının kendisini ebedi kılacağını sanır.
O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır.
Malı hakıykaten kendisine (dünyâda) ebedî hayât verdiğini sanır o.
Malının kendisini ölümsüzleştireceğini zannedene yazıklar olsun.
كـَلَّاۖ لَيُنۢبَذَنَّ فِي ٱلۡحُطَمَةِ ٤
Hayır celâlim hakkı için atılacaktır o (tamuya) hutameye.
Hayır; andolsun ki o, Hutame'ye atılacaktır.
Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.
Hayır, O, andolsun (hor ve hakîr) «Hutame» ye (tamuya) atılacak.
Hayır. O kırıp geçen yere atılacaktır.
وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا ٱلۡحُطَمَةُ ٥
Ve bildin mi hutame ne?
Hutame'nin ne olduğunu bilir misin sen?
Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?
O Hutamenin neydiğini sana bildiren ne?
O kırıp geçenin ne olduğunu bilir misin sen?
نَارُ ٱللَّهِ ٱلۡمُوقَدَةُ ٦
Allah’ın tutuşturulmuş ateşi.
O, Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir.
(6-7) O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.
(O), Allahın tutuşdurulmuş bir ateşidir,
Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir o.
ٱلَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى ٱلۡأَفۡـِٔدَةِ ٧
Ki çıkar gönüller üstüne.
Ki tırmanıp yüreklerin içine işler.
(6-7) O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.
ki tırmanıb yüreklerin ta üstüne çıkacak (kaplayacak) dır o.
Tırmanıp yüreklerin üstüne çıkan.
إِنَّهَا عَلَيۡهِم مُّؤۡصَدَةٞ ٨
O kapatılacaktır onlar üstüne.
Bu, onların üzerine kapatılmıştır.
(8-9) Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.
Bu (ateşin kapıları da) onların üzerine kapatılmışdır.
Cehennem onların üzerine kapatılacaktır.
فِي عَمَدٖ مُّمَدَّدَةِۭ ٩
Uzatılmış sütunlarda.
Uzatılmış sütunlar arasında.
(8-9) Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.
(kendileri) uzatılmış sütun (larda bağlı olarak).
Uzun sütunlar içinde.