بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْقَارِعَةُ ﴿٣

O felâket kapısını çalacak (kıyametin dehşet ve azametin) sana bildiren nedir?

— Hasan Basri Çantay

يَوْمَ يَكُونُ ٱلنَّاسُ كَٱلْفَرَاشِ ٱلْمَبْثُوثِ ﴿٤

O gün insanlar yaygın (ve salgın) pervaneler gibi olacak.

— Hasan Basri Çantay

وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ٱلْمَنفُوشِ ﴿٥

dağlar atılmış renkli yünler gibi olacak.

— Hasan Basri Çantay

فَأَمَّا مَن ثَقُلَتْ مَوَٰزِينُهُۥ ﴿٦

İşte (o gün) kimin tartıları ağır gelirse,

— Hasan Basri Çantay

فَهُوَ فِى عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ ﴿٧

artık o hoşnuud (olacağı) bir yaşayışdadır.

— Hasan Basri Çantay

وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَٰزِينُهُۥ ﴿٨

Amma kimin de tartıları hafif gelirse,

— Hasan Basri Çantay

فَأُمُّهُۥ هَاوِيَةٌ ﴿٩

artık onun anası «Hâviye» (uçurum) dur.

— Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا هِيَهْ ﴿١٠

Onun mâhiyyetini sana bildiren nedir?

— Hasan Basri Çantay

نَارٌ حَامِيَةٌۢ ﴿١١

(O), haraareti çetin bir ateşdir.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR