بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
۞ أَفَلَا يَعۡلَمُ إِذَا بُعۡثِرَ مَا فِي ٱلۡقُبُورِ ٩
Fakat bilmeyecek mi? Deşlidiği zaman o kabirdekiler.
Yoksa bilmez mi kabirdekilerin çıkarılacağı zamanı?
(9-11) Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır.
Haalâ o, (hakıykatı görüp) bilmeyecek mi, kabirlerin içindekiler (eşilib) çıkarıldığı zaman,
Bilmez mi o, kabirlerde olanlar dışarı atıldığı,
وَحُصِّلَ مَا فِي ٱلصُّدُورِ ١٠
Ve derildiği zaman o sadırdakiler.
Göğüslerde bulunanların derlenip toparlanacağını?
(9-11) Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır.
göğüslerde ne varsa onlar da derlenib toparlandığı (zaman)?
Kalplerde olanlar ortaya konulduğu zaman.
إِنَّ رَبَّهُم بِهِمۡ يَوۡمَئِذٖ لَّخَبِيرُۢ ١١
O gün o Rableri onlara elbette habîrdir.
Muhakkak ki Rabbları, o gün, onların her şeyinden haberdardır.
(9-11) Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır.
Hakıykat, o gün Rableri onlar (ın her haalin) den elbette tamâmiyle haberdârdır.
Doğrusu Rabbleri o gün herşeyinden haberdardır.