بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمِنۡهُم مَّن يَنظُرُ إِلَيۡكَۚ أَفَأَنتَ تَهۡدِي ٱلۡعُمۡيَ وَلَوۡ كَانُواْ لَا يُبۡصِرُونَ ٤٣

İçlerinden sana bakanlar da var, fakat basıretleri de yokken körlere sen mi hidayet edeceksin?

– Elmalılı Hamdi Yazır

İçlerinde sana bakanlar da vardır. Körlere sen mi yol göstereceksin? Üstelik hiç görmüyorlarsa.

– İbni Kesir

İçlerinden sana bakanlar da vardır. Fakat körlere, hele gerçeği görmüyorlarsa, sen mi doğru yolu göstereceksin?

– Diyanet İşleri

İçlerinden sana bakanlar da vardır. Fakat körlere sen mi doğru yolu göstereceksin? Hele (kalb gözlerinden de) görmez olurlarsa!.

– Hasan Basri Çantay

Onların arasında sana bakanlar da vardır. Fakat görme yeteneğinden bütünü ile yoksun körleri, sen doğru yola iletebilir misin?

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَظۡلِمُ ٱلنَّاسَ شَيۡـٔٗا وَلَٰكِنَّ ٱلنَّاسَ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ ٤٤

Her halde Allah insanlara zerrece zulmetmez ve lâkin insanlar kendilerine zulmediyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu Allah insanlara hiç zulmetmez, ama insanlar kendilerine zulmederler.

– İbni Kesir

Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz ki Allah insanlara hiç bir şeyle zulmetmez. Lâkin insanlar kendi kendilerine zulmederler.

– Hasan Basri Çantay

Allah insanlara hiç zulmetmez, fakat insanlar kendi kendilerine zulmederler.

– Seyyid Kutub

وَيَوۡمَ يَحۡشُرُهُمۡ كَأَن لَّمۡ يَلۡبَثُوٓاْ إِلَّا سَاعَةٗ مِّنَ ٱلنَّهَارِ يَتَعَارَفُونَ بَيۡنَهُمۡۚ قَدۡ خَسِرَ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِلِقَآءِ ٱللَّهِ وَمَا كَانُواْ مُهۡتَدِينَ ٤٥

Sanki gündüzün bir saatinden başka durmamışlar gibi hepsini mahşere sevkedeceği gün beyinlerinde tanışacaklar, Allah’ın karşısına çıkacaklarını tekzib edip de doğru yolu tutmamış olanlar hakikat hüsrana düşmüş bulunacaklar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün, onları sanki dünyada gündüzün sadece bir saat kalmışlar gibi toplayınca; birbirlerini tanırlar. Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar ziyana uğramışlardır. Zaten onlar, hidayete ermişler de değillerdi.

– İbni Kesir

Onları yeniden diriltip hepsini bir araya toplayacağı gün, sanki gündüzün bir saatinden başka kalmamışlar (yeni ayrılmışlar) gibi, aralarında tanışırlar. Allah’a kavuşmayı yalan sayanlar, ziyana uğramış ve doğru yolu bulamamışlardır.

– Diyanet İşleri

O gün (kıyamet günü, Allah) hepsini bir araya toplayacak. Sanki onlar gündüzün bir saatinden başka (bir müddet) eğlenmemişlerdir. Birbirini tanıyacaklardır. Allahın karşılarına çıkacaklarını yalan sayıb da doğru yolu tutmamış bulunanlar muhakkak en büyük zarara uğramışdır.

– Hasan Basri Çantay

Allah insanları biraraya topladığı gün, sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kalmışlar ve bu süreyi birbirleri ile tanışmak için harcamışlar gibidirler. Allah ile karşılaşacaklarını yalanlayanlar gerçekten hüsrana uğramışlardır, onlar doğru yolu bulamamışlardır.

– Seyyid Kutub

وَإِمَّا نُرِيَنَّكَ بَعۡضَ ٱلَّذِي نَعِدُهُمۡ أَوۡ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِلَيۡنَا مَرۡجِعُهُمۡ ثُمَّ ٱللَّهُ شَهِيدٌ عَلَىٰ مَا يَفۡعَلُونَ ٤٦

Onlara vadettiğimizin bazısını sana behemehal göstersek de veya seni tamamen alsak da her iki takdirde onların nihayet dönümü bizedir, sonra Allah ne yapacaklarına da şahiddir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara vaadettiğimizin bir kısmını sana gösteririz veya seni alırız. Onların dönüşü bizedir. Allah onların yaptıklarına şahiddir.

– İbni Kesir

Onları tehdit ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) seni vefat ettirsek de sonunda onların dönüşü bizedir. Sonra, Allah onların yapmakta olduklarına da şahittir.

– Diyanet İşleri

Onlara vad' (kendilerini tehdîd) etdiğimiz (akıbet) in bir kısmını eğer sana göstersek de, yahud seni (dünyâdan tamamen) alsak da nihayet onların dönüşü ancak bizedir. Yine Allah, kendilerinin ne yapacaklarına şâhiddir.

– Hasan Basri Çantay

Kâfirleri çarptıracağımızı söz verdiğimiz cezanın bir bölümünü sana göstersek de ya da daha önce senin canını alsak da, onların dönüşü bizedir. Sonra Allah onların neler yaptıklarına tanıktır.

– Seyyid Kutub

وَلِكُلِّ أُمَّةٖ رَّسُولٞۖ فَإِذَا جَآءَ رَسُولُهُمۡ قُضِيَ بَيۡنَهُم بِٱلۡقِسۡطِ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ ٤٧

Her ümmet için bir Resul vardır, o Resuller’i geldiği vakit aralarında adâletle hüküm verilir, hiç birine zulmedilmez.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Her ümmetin bir rasulü vardır. Onların rasulleri gelince aralarında adaletle hükmedilir. Ve asla zulme uğratılmazlar.

– İbni Kesir

Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onların peygamberi geldiği (tebliğini yaptığı) zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.

– Diyanet İşleri

Her ümmetin bir peygamberi vardır. Resulleri geldiği zaman aralarında adaletle hükm edilir ve onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.

– Hasan Basri Çantay

Her ümmete bir peygamber gönderilmiştir. Peygamberler gelip de mesajlarını duyurduktan sonra ümmetler hakkında adalet uyarınca hüküm verilir, onlara haksızlık edilmez.

– Seyyid Kutub

وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ ٤٨

Ne zaman bu vaad? Sadıksanız diyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Derler ki: Doğru sözlülerden iseniz bu vaad ne zamanmış?

– İbni Kesir

“Eğer doğru söyleyenler iseniz, (söyleyin) bu tehdit ne zaman (gerçekleşecek)?” diyorlar.

– Diyanet İşleri

«Eğer (İddianızda) doğrucu iseniz bu va'd (ve tehdîdin tehakkuku) ne zaman? (Söyleyin)» derler.

– Hasan Basri Çantay

Onlar, «Eğer doğru söylüyorsanız vadettiğiniz bu ceza ne zaman gerçekleşecek?» derler.

– Seyyid Kutub

قُل لَّآ أَمۡلِكُ لِنَفۡسِي ضَرّٗا وَلَا نَفۡعًا إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُۗ لِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌۚ إِذَا جَآءَ أَجَلُهُمۡ فَلَا يَسۡتَـٔۡخِرُونَ سَاعَةٗ وَلَا يَسۡتَقۡدِمُونَ ٤٩

De ki: ben kendi kendime Allah’ın dilediğinden başka ne bir menfeate ne de bir mazarrata malik değilim, her ümmet için bir ecel vardır, ecelleri geldiği vakit artık bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Allah'ın dilemesi dışında, ben; kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Her ümmet için bir sure vardır. Sureleri gelince; ne bir an geciktirilir, ne de öne alınırlar.

– İbni Kesir

De ki: “Allah dilemedikçe, ben kendime bile ne bir zarar, ne de fayda verme gücüne sahibim. Her milletin bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.”

– Diyanet İşleri

De ki: «Ben kendi kendime Allahın dilediğinden başka ne bir zarar, ne de bir fâide (yapmıya) muktedir değilim. Her ümmetin (helâkleri için mukadder) bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman artık bir saat geri de kalamazlar, öne de geçemezler».

– Hasan Basri Çantay

Onlara de ki; «Allah'ın dileği dışında benim kendime bile zarar ya da yarar dokundurmaya gücüm yetmez. Her ümmetin belirli bir yaşama süresi vardır. O süre dolunca, ne bir an geri bırakılırlar ve ne de bir an önceye alınırlar.»

– Seyyid Kutub

قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِنۡ أَتَىٰكُمۡ عَذَابُهُۥ بَيَٰتًا أَوۡ نَهَارٗا مَّاذَا يَسۡتَعۡجِلُ مِنۡهُ ٱلۡمُجۡرِمُونَ ٥٠

De ki: söyleyin bakayım şayed size onun azâbı yatarken veya gündüzün gelecekse mücrimler bunun hangisini isti'cal ediyorlar?

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Görmüyor musunuz, ya Allah'ın azabı size gece veya gündüz gelirse? Suçlular neden bunu acele istiyorlar?

– İbni Kesir

De ki: “Söyleyin bakalım, O’nun azabı size geceleyin veya gündüzün (ansızın) gelecek olsa, suçlular bunun hangisini acele isterler?!” (Bunların hiçbiri istenecek bir şey değildir.)

– Diyanet İşleri

De ki: «Ya Onun (Allahın) azabı geceleyin, yahud gündüzün size gelib çatarsa (ne yapacaksınız?) söyleyin bana. Günahkârların ona olan isti'câli (ne sebeb) nedir»?

– Hasan Basri Çantay

De ki; «Allah'ın azabı diyelim ki; gündüz ya da gece başınıza geldi. Suçlular bunun bir an önce gerçekleşmesini niye isterler ki?

– Seyyid Kutub

أَثُمَّ إِذَا مَا وَقَعَ ءَامَنتُم بِهِۦٓۚ ءَآلۡـَٰٔنَ وَقَدۡ كُنتُم بِهِۦ تَسۡتَعۡجِلُونَ ٥١

Ya sonra vaki olduğu zaman mı ona iman edeceksiniz? Ya. Şimdi ha? hani siz bunu acele istiyordunuz, ha?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekleştikten sonra mı ona inanacaksınız? Hemen şimdi mi. Hani siz onu acele istiyordunuz.

– İbni Kesir

(Onlara) “Azap gerçekleştikten sonra mı O’na iman ettiniz? Şimdi mi!? Oysa siz onu acele istiyordunuz” (denilecek).

– Diyanet İşleri

Bu (azâb) vaaki olduktan sonra mı Ona (Allaha) îman edeceksiniz? (O vakit size:) «Şimdi mi (îman ediyorsunuz? denecek), halbuki siz onun mutlakaa gelmesini isteyib duruyordunuz».

– Hasan Basri Çantay

Yoksa azap başlarına geldikten sonra kendilerine, 'Şimdi ona inandınız mı? Hani onun bir an önce gerçekleşmesini istiyordunuz' densin diye mi?

– Seyyid Kutub

ثُمَّ قِيلَ لِلَّذِينَ ظَلَمُواْ ذُوقُواْ عَذَابَ ٱلۡخُلۡدِ هَلۡ تُجۡزَوۡنَ إِلَّا بِمَا كُنتُمۡ تَكۡسِبُونَ ٥٢

Sonra denilecek o zulm edenlere ki tadın bakalım huld azâbını, vaktile kazandığınızdan başka bir sebeble cezalandırılacak değilsiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra zulmetmiş olanlara denilir ki: Sürekli azabı tadın. Yalnız kazanır olduğunuz şeylerle cezalandırılmıyor musunuz?

– İbni Kesir

Sonra da zulmedenlere, “Ebedî azabı tadın! Siz ancak vaktiyle kazanmakta olduğunuzun cezasına çarptırılıyorsunuz” denilecektir.

– Diyanet İşleri

Sonra, o zulmedenlere «Ebedî azabı tadın, denilecek, (vaktiyle) ne kazanıyor idiyseniz ondan başkasıyle mi cezâlandırılacakdınız ya»?.

– Hasan Basri Çantay

Sonra zulmedenlere denir ki; «Sürekli azabı tadınız bakalım, sadece dünyada işlediklerinizin karşılıkları ile cezalandırılmıyor musunuz?

– Seyyid Kutub

۞ وَيَسۡتَنۢبِـُٔونَكَ أَحَقٌّ هُوَۖ قُلۡ إِي وَرَبِّيٓ إِنَّهُۥ لَحَقّٞۖ وَمَآ أَنتُم بِمُعۡجِزِينَ ٥٣

Sahih doğru mu bu? Diye senden istifsar ediyorlar, de ki: evet, Rabbim’e kasem ederim ki o, dosdoğru, ve siz bundan yakayı kurtaramazsınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gerçek mi? diye senden haber sorarlar. De ki: Rabbıma andolsun ki o, muhakkak gerçektir. Elbette siz, O'nu aciz bırakacaklar değilsiniz.

– İbni Kesir

“O (azap) gerçek midir?” diye senden haber soruyorlar. De ki: “Evet, Rabbime andolsun ki o elbette gerçektir. Siz (bu konuda Allah’ı) âciz kılacak değilsiniz.”

– Diyanet İşleri

«O (azâb) bir gerçek mi?» diye senden haber isterler. De ki «Evet, Rabbime andederim ki, o elbet ve elbet bir hakıykatdır. Siz (bundan Allâhı) âciz bırakıcılar değilsiniz».

– Hasan Basri Çantay

Sana, «O ceza gerçek midir?» diye soruyorlar. Onlara de ki; «Rabbim hakkı için, evet. O, gerçektir, siz Allah'ın yapacağını engelleyemezsiniz.»

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu