بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لَمَجۡمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ ٥٠

(48-50) «Ve bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?» De ki: «Şüphe yok evvelkiler de, sonrakiler de,». «Elbette malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanılmış (olacaklardır).»

– Ömer Nasuhi Bilmen

ثُمَّ إِنَّكُمۡ أَيُّهَا ٱلضَّآلُّونَ ٱلۡمُكَذِّبُونَ ٥١

Sonra şüphe yok ki, sizler ey sapıklar, tekzîp ediciler!

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَأٓكِلُونَ مِن شَجَرٖ مِّن زَقُّومٖ ٥٢

Elbette ki, zakkumdan olan bir ağaçtan yiyecek kimselersiniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَمَالِـُٔونَ مِنۡهَا ٱلۡبُطُونَ ٥٣

Artık karınlarınızı ondan doldurucularsınız.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَشَٰرِبُونَ عَلَيۡهِ مِنَ ٱلۡحَمِيمِ ٥٤

(54-55) Sonra onun üzerine kaynar sudan içicilersiniz. Artık kendisine bir hastalık arız olmuş devenin içişi gibi içicilersiniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَشَٰرِبُونَ شُرۡبَ ٱلۡهِيمِ ٥٥

(54-55) Sonra onun üzerine kaynar sudan içicilersiniz. Artık kendisine bir hastalık arız olmuş devenin içişi gibi içicilersiniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

هَٰذَا نُزُلُهُمۡ يَوۡمَ ٱلدِّينِ ٥٦

İşte bu, onların o ceza günündeki ziyafetleridir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

نَحۡنُ خَلَقۡنَٰكُمۡ فَلَوۡلَا تُصَدِّقُونَ ٥٧

Biz sizi yarattık. Artık tasdik eder olmalı değil mi idiniz!

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَفَرَءَيۡتُم مَّا تُمۡنُونَ ٥٨

Rahimlere döktüğünüz nutfeyi gördünüz mü? (haber veriniz!)

– Ömer Nasuhi Bilmen

ءَأَنتُمۡ تَخۡلُقُونَهُۥٓ أَمۡ نَحۡنُ ٱلۡخَٰلِقُونَ ٥٩

Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcılar Biz miyiz?

– Ömer Nasuhi Bilmen

نَحۡنُ قَدَّرۡنَا بَيۡنَكُمُ ٱلۡمَوۡتَ وَمَا نَحۡنُ بِمَسۡبُوقِينَ ٦٠

Sizin aranızda ölümü Biz takdir ettik ve Biz önüne geçilmiş olanlar değiliz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00