بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَبۡلَ ذَٰلِكَ مُتۡرَفِينَ ٤٥

Çünkü onlar bundan önce varlık içinde keyiflerine düşkün şımarık müsriflerdi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَكَانُواْ يُصِرُّونَ عَلَى ٱلۡحِنثِ ٱلۡعَظِيمِ ٤٦

Büyük günahda ısrar ediyorlardı;

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَكَانُواْ يَقُولُونَ أَئِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ ٤٧

ve diyorlardı ki: «Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, gerçekten biz mi bir daha diriltileceğiz?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ ٤٨

Önceki atalarımız da mı?»

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قُلۡ إِنَّ ٱلۡأَوَّلِينَ وَٱلۡأٓخِرِينَ ٤٩

De ki: «Muhakkak. Öncekilerin ve sonrakilerin tümü,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

لَمَجۡمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ ٥٠

belli bir günün belli bir vaktinde mutlaka toplanacaklardır!»

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

ثُمَّ إِنَّكُمۡ أَيُّهَا ٱلضَّآلُّونَ ٱلۡمُكَذِّبُونَ ٥١

Sonra siz, ey sapık inkarcılar,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

لَأٓكِلُونَ مِن شَجَرٖ مِّن زَقُّومٖ ٥٢

mutlaka bir ağaçtan, zakkumdan yersiniz,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَمَالِـُٔونَ مِنۡهَا ٱلۡبُطُونَ ٥٣

karınlarınızı onunla doldurursunuz,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَشَٰرِبُونَ عَلَيۡهِ مِنَ ٱلۡحَمِيمِ ٥٤

üstüne de kaynar su içersiniz,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَشَٰرِبُونَ شُرۡبَ ٱلۡهِيمِ ٥٥

susuzluk illetine tutulmuş kanmak bilmeyen develerin içişi gibi içersiniz.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00