بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ ٢٤

(23-24) Saklı inci emsali gibi (pek latiftirler). İşler oldukları güzel amellerine mükâfaat olarak (bu nîmetlere nâil olacaklardır).

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا تَأۡثِيمًا ٢٥

(25-26) Orada ne bir boş lâf ve ne de günaha sokacak bir şey işitmezler. Ancak bir söz işitirler (ki, o da) selâmdan ibarettir

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِلَّا قِيلٗا سَلَٰمٗا سَلَٰمٗا ٢٦

(25-26) Orada ne bir boş lâf ve ne de günaha sokacak bir şey işitmezler. Ancak bir söz işitirler (ki, o da) selâmdan ibarettir

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ ٢٧

(27-28) Ashâb-ı Yemîn ise, nedir Ashâb-ı Yemîn? Dikensiz kiraz ağaçları (altında)dırlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فِي سِدۡرٖ مَّخۡضُودٖ ٢٨

(27-28) Ashâb-ı Yemîn ise, nedir Ashâb-ı Yemîn? Dikensiz kiraz ağaçları (altında)dırlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَطَلۡحٖ مَّنضُودٖ ٢٩

Ve meyveleri kat kat olmuş muz ağaçları (altında)dırlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَظِلّٖ مَّمۡدُودٖ ٣٠

Ve yayılmış gölgededirler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَمَآءٖ مَّسۡكُوبٖ ٣١

(31-32) Ve çağlayıp akar bir su (başında)dırlar. Ve pek çok meyveli bir yerdedirler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَفَٰكِهَةٖ كَثِيرَةٖ ٣٢

(31-32) Ve çağlayıp akar bir su (başında)dırlar. Ve pek çok meyveli bir yerdedirler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَّا مَقۡطُوعَةٖ وَلَا مَمۡنُوعَةٖ ٣٣

Ne kesilmiş ve ne de men edilmiş(olan meyveler arasında).

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَفُرُشٖ مَّرۡفُوعَةٍ ٣٤

(34-35) Ve yükseltilmiş yataklardadırlar. Şüphe yok ki, Biz onları bir yaradılış ile yarattık.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00