بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَفَٰكِهَةٖ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ٢٠

(19-20) Onlardan baş ağrısına uğramazlar ve akıllarını da gidermiş olmazlar. Ve (o hizmetçiler) ehl-i Cennet'in ihtiyar ettikleri meyveler ile (dolaşırlar).

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَحۡمِ طَيۡرٖ مِّمَّا يَشۡتَهُونَ ٢١

(21-22) Ve iştihada bulundukları kuş eti ile (dolaşırlar). (Ve orada) Pek güzel gözlü huriler de (vardır).

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَحُورٌ عِينٞ ٢٢

(21-22) Ve iştihada bulundukları kuş eti ile (dolaşırlar). (Ve orada) Pek güzel gözlü huriler de (vardır).

– Ömer Nasuhi Bilmen

كَأَمۡثَٰلِ ٱللُّؤۡلُوِٕ ٱلۡمَكۡنُونِ ٢٣

(23-24) Saklı inci emsali gibi (pek latiftirler). İşler oldukları güzel amellerine mükâfaat olarak (bu nîmetlere nâil olacaklardır).

– Ömer Nasuhi Bilmen

جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ ٢٤

(23-24) Saklı inci emsali gibi (pek latiftirler). İşler oldukları güzel amellerine mükâfaat olarak (bu nîmetlere nâil olacaklardır).

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا تَأۡثِيمًا ٢٥

(25-26) Orada ne bir boş lâf ve ne de günaha sokacak bir şey işitmezler. Ancak bir söz işitirler (ki, o da) selâmdan ibarettir

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِلَّا قِيلٗا سَلَٰمٗا سَلَٰمٗا ٢٦

(25-26) Orada ne bir boş lâf ve ne de günaha sokacak bir şey işitmezler. Ancak bir söz işitirler (ki, o da) selâmdan ibarettir

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ ٢٧

(27-28) Ashâb-ı Yemîn ise, nedir Ashâb-ı Yemîn? Dikensiz kiraz ağaçları (altında)dırlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فِي سِدۡرٖ مَّخۡضُودٖ ٢٨

(27-28) Ashâb-ı Yemîn ise, nedir Ashâb-ı Yemîn? Dikensiz kiraz ağaçları (altında)dırlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَطَلۡحٖ مَّنضُودٖ ٢٩

Ve meyveleri kat kat olmuş muz ağaçları (altında)dırlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَظِلّٖ مَّمۡدُودٖ ٣٠

Ve yayılmış gölgededirler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00