بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَقَلِيلٞ مِّنَ ٱلۡأٓخِرِينَ ١٤
biraz da âhirînden.
Birazı da sonrakilerdendir.
(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.
عَلَىٰ سُرُرٖ مَّوۡضُونَةٖ ١٥
Murassa‘ tahtlar üstünde
Altın işlemeli tahtlarda otururlar.
(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيۡهَا مُتَقَٰبِلِينَ ١٦
karşı karşıya kurulmuşlar..
Karşılıklı olarak bu tahtlara kurulurlar.
(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
يَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ وِلۡدَٰنٞ مُّخَلَّدُونَ ١٧
Pırlanır etraflarında muhalled evlâdlar.
Hiç ölmeyecek genç hizmetçiler aralarında dolaşır,
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.
بِأَكۡوَابٖ وَأَبَارِيقَ وَكَأۡسٖ مِّن مَّعِينٖ ١٨
Küpler ve ibriklerle ma‘înden bir piyâle.
Gürül gürül akan bir çeşmeden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.
لَّا يُصَدَّعُونَ عَنۡهَا وَلَا يُنزِفُونَ ١٩
Ne başları ağrıtılır ondan, ne de erer zevâle.
Bu içki ne başlarını ağrıtır, ne de sarhoş eder.
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.
وَفَٰكِهَةٖ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ٢٠
Meyve beğendiklerinden
Hoşlarına giden meyvalarla,
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.
وَلَحۡمِ طَيۡرٖ مِّمَّا يَشۡتَهُونَ ٢١
kuş eti istediklerinden.
İştahla yiyecekleri kuş etleri ile,
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.
وَحُورٌ عِينٞ ٢٢
Hûr-i în..
Onlara iri gözlü huriler sunulur,
(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.
كَأَمۡثَٰلِ ٱللُّؤۡلُوِٕ ٱلۡمَكۡنُونِ ٢٣
Saklı inci timsâlleri gibi.
Tıpkı sedefteki inciler gibi.
(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.
جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ ٢٤
İşledikleri amellere mükâfat için.
Yaptıkları iyiliklerin karşılığı olarak,
(Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)