بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلسَّٰبِقُونَ ١٠

(10-12) Ve (üçüncüsü de) ileri geçenlerdir, ileri geçenlerdir. İşte mukarreb olanlar, onlardır. Naîm cennetlerinde mütena'im olacaklardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

أُوْلَٰٓئِكَ ٱلۡمُقَرَّبُونَ ١١

(10-12) Ve (üçüncüsü de) ileri geçenlerdir, ileri geçenlerdir. İşte mukarreb olanlar, onlardır. Naîm cennetlerinde mütena'im olacaklardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ١٢

(10-12) Ve (üçüncüsü de) ileri geçenlerdir, ileri geçenlerdir. İşte mukarreb olanlar, onlardır. Naîm cennetlerinde mütena'im olacaklardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ثُلَّةٞ مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٣

(13-15) (O Sabikûn) Evvelkilerden bir cemaattır. Ve biraz da sonrakilerdendir. Altundan örülmüş tahtlar üzerindedirler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَقَلِيلٞ مِّنَ ٱلۡأٓخِرِينَ ١٤

(13-15) (O Sabikûn) Evvelkilerden bir cemaattır. Ve biraz da sonrakilerdendir. Altundan örülmüş tahtlar üzerindedirler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

عَلَىٰ سُرُرٖ مَّوۡضُونَةٖ ١٥

(13-15) (O Sabikûn) Evvelkilerden bir cemaattır. Ve biraz da sonrakilerdendir. Altundan örülmüş tahtlar üzerindedirler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيۡهَا مُتَقَٰبِلِينَ ١٦

Onların üzerine karşı karşıya olarak yaslanıcılardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

يَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ وِلۡدَٰنٞ مُّخَلَّدُونَ ١٧

(17-18) Onların üzerlerine daima aynı halde kalan genç hizmetçiler dolaşır. Çeşmelerden akan şuruplar ile (dolu) destiler ile ve ibrikler ile ve bardaklar ile.

– Ömer Nasuhi Bilmen

بِأَكۡوَابٖ وَأَبَارِيقَ وَكَأۡسٖ مِّن مَّعِينٖ ١٨

(17-18) Onların üzerlerine daima aynı halde kalan genç hizmetçiler dolaşır. Çeşmelerden akan şuruplar ile (dolu) destiler ile ve ibrikler ile ve bardaklar ile.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَّا يُصَدَّعُونَ عَنۡهَا وَلَا يُنزِفُونَ ١٩

(19-20) Onlardan baş ağrısına uğramazlar ve akıllarını da gidermiş olmazlar. Ve (o hizmetçiler) ehl-i Cennet'in ihtiyar ettikleri meyveler ile (dolaşırlar).

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَفَٰكِهَةٖ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ٢٠

(19-20) Onlardan baş ağrısına uğramazlar ve akıllarını da gidermiş olmazlar. Ve (o hizmetçiler) ehl-i Cennet'in ihtiyar ettikleri meyveler ile (dolaşırlar).

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00