009 surah

ٱنفِرُواْ خِفَافٗا وَثِقَالٗا وَجَٰهِدُواْ بِأَمۡوَٰلِكُمۡ وَأَنفُسِكُمۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۚ ذَٰلِكُمۡ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ ٤١

Siz hafif ve ağırlıklı olarak cihada çıkınız ve Allah Teâlâ'nın yolunda mallarınızla ve nefislerinizle mücâhedede bulununuz. Bu, sizin için hayırlıdır. Eğer bilir kimseler oldunuz ise.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَوۡ كَانَ عَرَضٗا قَرِيبٗا وَسَفَرٗا قَاصِدٗا لَّٱتَّبَعُوكَ وَلَٰكِنۢ بَعُدَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلشُّقَّةُۚ وَسَيَحۡلِفُونَ بِٱللَّهِ لَوِ ٱسۡتَطَعۡنَا لَخَرَجۡنَا مَعَكُمۡ يُهۡلِكُونَ أَنفُسَهُمۡ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ إِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ ٤٢

Eğer o, yakın bir ganîmet ve orta bir sefer olsa idi elbette sana tâbi olurlardı. Fakat o meşakkatli mesafe onlara uzak geldi ve az sonra Allah Teâlâ'ya yemin edeceklerdir ki, eğer iktidarımız olsa idi elbette seninle beraber sefere çıkardık. Bunlar nefislerini helâl diyorlar. Allah Teâlâ ise onların mutlaka yalancı kimseler olduklarını biliyor.

– Ömer Nasuhi Bilmen

عَفَا ٱللَّهُ عَنكَ لِمَ أَذِنتَ لَهُمۡ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكَ ٱلَّذِينَ صَدَقُواْ وَتَعۡلَمَ ٱلۡكَٰذِبِينَ ٤٣

Allah Teâlâ seni affetsin, ne için sadâkatte bulunanlar sence tayin edinceye ve sen yalancıları bilinceye kadar (beklemeden) onlara izin verdin.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَا يَسۡتَـٔۡذِنُكَ ٱلَّذِينَ يُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ أَن يُجَٰهِدُواْ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡۗ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِٱلۡمُتَّقِينَ ٤٤

Allah Teâlâ'ya ve ahiret gününe imân edenler, mücâhedede bulunmak hususunda senden izin istemezler. Allah Teâlâ muttakîleri bihakkın bilicidir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّمَا يَسۡتَـٔۡذِنُكَ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَٱرۡتَابَتۡ قُلُوبُهُمۡ فَهُمۡ فِي رَيۡبِهِمۡ يَتَرَدَّدُونَ ٤٥

Senden ancak o kimseler (cihada iştirak etmemek için) izin isterler ki, Allah Teâlâ'ya ve ahiret gününe inanmazlar ve onların kalpleri şekke düşmüştür. Artık onlar o şekk (ve şüphelerinde) mütereddit bulunur dururlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

۞ وَلَوۡ أَرَادُواْ ٱلۡخُرُوجَ لَأَعَدُّواْ لَهُۥ عُدَّةٗ وَلَٰكِن كَرِهَ ٱللَّهُ ٱنۢبِعَاثَهُمۡ فَثَبَّطَهُمۡ وَقِيلَ ٱقۡعُدُواْ مَعَ ٱلۡقَٰعِدِينَ ٤٦

Eğer (cihada) çıkmak isteseydiler, elbette onun için bir hazırlık (bir kuvvet) hazırlardılar. Fakat Allah Teâlâ onların cihada çıkmalarını kerih gördü de onları alıkoydu. Ve, «Oturanlar ile beraber oturunuz!» denildi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَوۡ خَرَجُواْ فِيكُم مَّا زَادُوكُمۡ إِلَّا خَبَالٗا وَلَأَوۡضَعُواْ خِلَٰلَكُمۡ يَبۡغُونَكُمُ ٱلۡفِتۡنَةَ وَفِيكُمۡ سَمَّٰعُونَ لَهُمۡۗ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِٱلظَّٰلِمِينَ ٤٧

Eğer sizin aranızda (cihada) çıkacak olsalardı, size bozgunluktan başka birşey arttırmış olmayacaklardı ve sizin aranıza fitne sokmak isteyerek koşar dururlardı. Ve sizin aranızdan onları ziyâdesiyle dinleyenler de vardır. Allah Teâlâ o zalimleri tamamıyla bilicidir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَقَدِ ٱبۡتَغَوُاْ ٱلۡفِتۡنَةَ مِن قَبۡلُ وَقَلَّبُواْ لَكَ ٱلۡأُمُورَ حَتَّىٰ جَآءَ ٱلۡحَقُّ وَظَهَرَ أَمۡرُ ٱللَّهِ وَهُمۡ كَٰرِهُونَ ٤٨

Muhakkak ki onlar daha evvel fitne çıkarmak istemişlerdi ve sana işleri altüst etmişlerdi. Tâ ki, hak geldi ve onların kerih görmüş olmalarına rağmen Allah Teâlâ'nın emri zahir oldu.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَمِنۡهُم مَّن يَقُولُ ٱئۡذَن لِّي وَلَا تَفۡتِنِّيٓۚ أَلَا فِي ٱلۡفِتۡنَةِ سَقَطُواْۗ وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةُۢ بِٱلۡكَٰفِرِينَ ٤٩

Ve onlardan, «Bana izin ver ve beni fitneye düşürme,» diyen de vardır. Haberiniz olsun ki, onlar fitnenin içine düşmüşlerdir. Ve şüphesiz ki cehennem, kâfirleri elbette kuşatmıştır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِن تُصِبۡكَ حَسَنَةٞ تَسُؤۡهُمۡۖ وَإِن تُصِبۡكَ مُصِيبَةٞ يَقُولُواْ قَدۡ أَخَذۡنَآ أَمۡرَنَا مِن قَبۡلُ وَيَتَوَلَّواْ وَّهُمۡ فَرِحُونَ ٥٠

Sana bir güzellik nâsip olunca onları mahzun eder. Ve eğer sana bir musibet dokunsa, «Biz muhakkak ki, tedbirimizi evvelce almış bulunduk» derler. Ve onlar sevinir bir halde geri dönerler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

قُل لَّن يُصِيبَنَآ إِلَّا مَا كَتَبَ ٱللَّهُ لَنَا هُوَ مَوۡلَىٰنَاۚ وَعَلَى ٱللَّهِ فَلۡيَتَوَكَّلِ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ ٥١

De ki: «Bize Allah Teâlâ'nın yazmış olduğu şeyden başkası isabet etmez. o bizim Mevlâmızdır ve mü'min olanlar artık Allah Teâlâ'ya tevekkül etsinler.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu