بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ فَمَا خَطۡبُكَ يَٰسَٰمِرِيُّ ٩٥

Mûsa aleyhisselâm dedi ki: «Ey Samirî! O acip işi yapmaktaki maksadın ne idi?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ بَصُرۡتُ بِمَا لَمۡ يَبۡصُرُواْ بِهِۦ فَقَبَضۡتُ قَبۡضَةٗ مِّنۡ أَثَرِ ٱلرَّسُولِ فَنَبَذۡتُهَا وَكَذَٰلِكَ سَوَّلَتۡ لِي نَفۡسِي ٩٦

(Sâmirî de) Dedi ki: «Onların görmediklerini ben gördüm. Artık Resûlün izinden bir avuç (toprak) aldım da onu attım ve nefsim bana öylece hoş göstermiş oldu.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ فَٱذۡهَبۡ فَإِنَّ لَكَ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ أَن تَقُولَ لَا مِسَاسَۖ وَإِنَّ لَكَ مَوۡعِدٗا لَّن تُخۡلَفَهُۥۖ وَٱنظُرۡ إِلَىٰٓ إِلَٰهِكَ ٱلَّذِي ظَلۡتَ عَلَيۡهِ عَاكِفٗاۖ لَّنُحَرِّقَنَّهُۥ ثُمَّ لَنَنسِفَنَّهُۥ فِي ٱلۡيَمِّ نَسۡفًا ٩٧

(Hazreti Mûsa da) dedi ki: «Çık git. Çünkü artık sana hayatta (bulundukça mukadder olan) dokunma yok demektir. Ve muhakkak ki, senin için bir va'de mahalli de vardır ki, ondan asla ayrılmayacaksın. Ve kendisine tapınıp durduğun tanrına da bak. Biz onu elbette ki yakacağız, sonra da onu denizde parça parça edip savuracağız.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّمَآ إِلَٰهُكُمُ ٱللَّهُ ٱلَّذِي لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۚ وَسِعَ كُلَّ شَيۡءٍ عِلۡمٗا ٩٨

«Sizin ilâhınız ancak o Allah'tır ki, O'ndan başka ilâh yoktur. Her şeyi ilmen ihata etmiştir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

كَذَٰلِكَ نَقُصُّ عَلَيۡكَ مِنۡ أَنۢبَآءِ مَا قَدۡ سَبَقَۚ وَقَدۡ ءَاتَيۡنَٰكَ مِن لَّدُنَّا ذِكۡرٗا ٩٩

İşte böylece geçmişlerin haberlerinden bir kısmını sana hikâye ediyoruz ve sana kendi tarafımızdan bir kitap da vermişizdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

مَّنۡ أَعۡرَضَ عَنۡهُ فَإِنَّهُۥ يَحۡمِلُ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وِزۡرًا ١٠٠

Her kim ondan yüz çevirirse şüphe yok ki, o Kıyamet günü bir ağır günah yükü yüklenecektir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

خَٰلِدِينَ فِيهِۖ وَسَآءَ لَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ حِمۡلٗا ١٠١

Orada ebedîyyen kalıcılardır ve onlar için Kıyamet gününde (O) ne fena bir yük olmuştur.

– Ömer Nasuhi Bilmen

يَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِۚ وَنَحۡشُرُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ يَوۡمَئِذٖ زُرۡقٗا ١٠٢

O gün ki, Sûr'a üfürülür ve o gün mücrimleri gök gözlü olarak haşrederiz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

يَتَخَٰفَتُونَ بَيۡنَهُمۡ إِن لَّبِثۡتُمۡ إِلَّا عَشۡرٗا ١٠٣

Aralarında gizlice konuşurlar ki: «(Dünyâda) On günden ziyâde kalmış olmadınız.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

نَّحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَا يَقُولُونَ إِذۡ يَقُولُ أَمۡثَلُهُمۡ طَرِيقَةً إِن لَّبِثۡتُمۡ إِلَّا يَوۡمٗا ١٠٤

Biz onların ne diyeceklerini daha ziyâde biliriz, o vakit ki, onların daha mutedilce rey sahipleri olanları diyecektir ki, «Siz bir günden başka kalmış olmadınız.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَيَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلۡجِبَالِ فَقُلۡ يَنسِفُهَا رَبِّي نَسۡفٗا ١٠٥

Ve sana dağlardan sorarlar. Binaenaleyh de ki: «Onları Rabbim darmadağın edip savuracaktır.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00