بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كُلُواْ وَٱرۡعَوۡاْ أَنۡعَٰمَكُمۡۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّأُوْلِي ٱلنُّهَىٰ ٥٤

Yeyiniz ve hayvanlarınızı otlatınız, şüphe yok ki, bunda akıl sahipleri için ibretler vardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

۞ مِنۡهَا خَلَقۡنَٰكُمۡ وَفِيهَا نُعِيدُكُمۡ وَمِنۡهَا نُخۡرِجُكُمۡ تَارَةً أُخۡرَىٰ ٥٥

Sizi o yerden yarattık ve sizi ona döndüreceğiz ve sizi ondan diğer bir defa daha çıkaracağız.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَقَدۡ أَرَيۡنَٰهُ ءَايَٰتِنَا كُلَّهَا فَكَذَّبَ وَأَبَىٰ ٥٦

Kasem olsun ki, Biz âyetlerimizin hepsini ona gösterdik. Böyle iken o tekzîp etti ve kaçındı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ أَجِئۡتَنَا لِتُخۡرِجَنَا مِنۡ أَرۡضِنَا بِسِحۡرِكَ يَٰمُوسَىٰ ٥٧

(Fir'avun) Dedi ki: «Ey Mûsa! Sen geldin mi ki, bizi sihrin ile yurdumuzdan çıkarıveresin?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَلَنَأۡتِيَنَّكَ بِسِحۡرٖ مِّثۡلِهِۦ فَٱجۡعَلۡ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَكَ مَوۡعِدٗا لَّا نُخۡلِفُهُۥ نَحۡنُ وَلَآ أَنتَ مَكَانٗا سُوٗى ٥٨

«O halde biz de sana onun misli bir sihir elbette getireceğiz. Artık bizim aramızla senin aranda bir buluşacak vakit tayin et ki, o bizim de senin de caymayacağımız düz bir yer olsun.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ مَوۡعِدُكُمۡ يَوۡمُ ٱلزِّينَةِ وَأَن يُحۡشَرَ ٱلنَّاسُ ضُحٗى ٥٩

Hazreti Mûsa dedi ki: «Size vaadedilen vakit, ziynet günü ve nâsın toplanacağı kuşluk zamanıdır.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَتَوَلَّىٰ فِرۡعَوۡنُ فَجَمَعَ كَيۡدَهُۥ ثُمَّ أَتَىٰ ٦٠

Artık Fir'avun dönüp gitti, bütün hilesini topladı, sonra geliverdi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ لَهُم مُّوسَىٰ وَيۡلَكُمۡ لَا تَفۡتَرُواْ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا فَيُسۡحِتَكُم بِعَذَابٖۖ وَقَدۡ خَابَ مَنِ ٱفۡتَرَىٰ ٦١

Musa onlara (sihirbazlara) dedi ki: «Yazıklar olsun sizlere! Allah'a karşı yalan yere iftirada bulunmayın, sonra sizi azab ile helâk eder ve muhakkak ki, iftira eden hüsrâna uğramıştır.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَتَنَٰزَعُوٓاْ أَمۡرَهُم بَيۡنَهُمۡ وَأَسَرُّواْ ٱلنَّجۡوَىٰ ٦٢

Artık (sahirler) aralarında işlerine dair münakaşada bulundular ve gizlice konuştular.

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالُوٓاْ إِنۡ هَٰذَٰنِ لَسَٰحِرَٰنِ يُرِيدَانِ أَن يُخۡرِجَاكُم مِّنۡ أَرۡضِكُم بِسِحۡرِهِمَا وَيَذۡهَبَا بِطَرِيقَتِكُمُ ٱلۡمُثۡلَىٰ ٦٣

Dediler ki: «Bunlar herhalde iki sihirbaz istiyorlar ki, sizi sihirleriyle yurdunuzdan çıkarıversinler ve sizin en faziletli olan dininizi gidersinler.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَجۡمِعُواْ كَيۡدَكُمۡ ثُمَّ ٱئۡتُواْ صَفّٗاۚ وَقَدۡ أَفۡلَحَ ٱلۡيَوۡمَ مَنِ ٱسۡتَعۡلَىٰ ٦٤

«Artık bütün çarelerinizi toplayınız, sonra saf halinde geliniz. Şüphesiz ki, bugün galebe eden, felâh bulmuş olacaktır.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00