بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱذۡهَبۡ أَنتَ وَأَخُوكَ بِـَٔايَٰتِي وَلَا تَنِيَا فِي ذِكۡرِي ٤٢

Sen, kardeşinle birlikte mucizelerimle git. İkiniz de beni anmakta (risaletimi tebliğde) gevşeklik etmeyin.

– Ali Fikri Yavuz

ٱذۡهَبَآ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ٤٣

Firavun’a gidin, çünkü o hakikaten azdı (ben Rabbim, dedi).

– Ali Fikri Yavuz

فَقُولَا لَهُۥ قَوۡلٗا لَّيِّنٗا لَّعَلَّهُۥ يَتَذَكَّرُ أَوۡ يَخۡشَىٰ ٤٤

Varın da, ona yumuşak söz söyleyin; olur ki nasihat dinler, yahud korkar.

– Ali Fikri Yavuz

قَالَا رَبَّنَآ إِنَّنَا نَخَافُ أَن يَفۡرُطَ عَلَيۡنَآ أَوۡ أَن يَطۡغَىٰ ٤٥

(Mûsa ile Harûn) dediler ki: “- Ey Rabbimiz! Firavun’un bize saldırmasından, yahud aşırı gitmesinden korkuyoruz.”

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ لَا تَخَافَآۖ إِنَّنِي مَعَكُمَآ أَسۡمَعُ وَأَرَىٰ ٤٦

Allah buyurdu ki: “- Korkmayın, zira ben sizinle beraberim; işitirim ve görürüm.

– Ali Fikri Yavuz

فَأۡتِيَاهُ فَقُولَآ إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرۡسِلۡ مَعَنَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ وَلَا تُعَذِّبۡهُمۡۖ قَدۡ جِئۡنَٰكَ بِـَٔايَةٖ مِّن رَّبِّكَۖ وَٱلسَّلَٰمُ عَلَىٰ مَنِ ٱتَّبَعَ ٱلۡهُدَىٰٓ ٤٧

Hemen gidin de Firavun’a deyin ki, biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artık İsrail Oğullarını bizimle gönder. (Şam’a gitsinler, esaret ve kölelikten, eziyyetten kurtulsunlar). Onlara azap etme (oğullarını öldürüp işkence yapma). Biz, sana, Rabbinden bir mucize ile geldik. Dünya ve ahiret selâmeti, hidayete (tevhid dinine) tabi olanlaradır.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّا قَدۡ أُوحِيَ إِلَيۡنَآ أَنَّ ٱلۡعَذَابَ عَلَىٰ مَن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ٤٨

Gerçekten bize vahy olundu ki, azab, muhakkak olarak Peygamberleri inkâr edenlere ve imandan yüz çevirenleredir.”

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ فَمَن رَّبُّكُمَا يَٰمُوسَىٰ ٤٩

Firavun şöyle dedi: “- O halde sizin Rabbiniz kimdir? Ey Mûsa!

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ رَبُّنَا ٱلَّذِيٓ أَعۡطَىٰ كُلَّ شَيۡءٍ خَلۡقَهُۥ ثُمَّ هَدَىٰ ٥٠

Musa; “Bizim Rabbimiz, her şeye suret ve şeklini veren, sonra da yolunu gösterendir.” dedi.

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ فَمَا بَالُ ٱلۡقُرُونِ ٱلۡأُولَىٰ ٥١

Firavun dedi ki: Öyleyse geçmiş asırlar halkının hali nedir (ölümlerinden sonra saadette midirler, şekavette midirler?)

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ عِلۡمُهَا عِندَ رَبِّي فِي كِتَٰبٖۖ لَّا يَضِلُّ رَبِّي وَلَا يَنسَى ٥٢

(Mûsa aleyhisselâm cevabında) dedi ki: “- Onların (ahvalinin) ilmi, Rabbimin katında bir kitabdadır (Levh-i Mahfuz’dadır). Rabbim hata etmez ve unutmaz.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00