بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
ٱذۡهَبۡ أَنتَ وَأَخُوكَ بِـَٔايَٰتِي وَلَا تَنِيَا فِي ذِكۡرِي ٤٢
Git âyetlerimle sen ve biraderin. Ve Benim zikrimde gevşeklik etmeyin.
Sen ve kardeşin ayetlerimle, mucizelerimle gidiniz. Bu arada adımı anmayı hiç ihmal etmeyiniz.
"Sen ve kardeşin mucizelerim ile (desteklenmiş olarak) gidin ve beni anmakta gevşeklik göstermeyin."
ٱذۡهَبَآ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ٤٣
Firavun’a gidin, çünkü o pek azdı.
Firavun'a gidiniz. Çünkü o gerçekten azıttı.
"Firavun'a gidin. Çünkü o azmıştır."
فَقُولَا لَهُۥ قَوۡلٗا لَّيِّنٗا لَّعَلَّهُۥ يَتَذَكَّرُ أَوۡ يَخۡشَىٰ ٤٤
Varın da ona belki dinler veya korkar diye yumuşak dille söyleyin”.
Ona yumuşak sözler söyleyiniz. Belki aklı başına gelir ya da kötü akıbete uğramaktan korkar.
"Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar."
قَالَا رَبَّنَآ إِنَّنَا نَخَافُ أَن يَفۡرُطَ عَلَيۡنَآ أَوۡ أَن يَطۡغَىٰ ٤٥
“Rabbenâ” dediler, “korkarız ki bize şiddetle saldırır, yahut tuğyânını artırır”.
Musa ve Harun dediler ki; «Ey Rabbi'miz, korkarız ki, Firavun bize karşı bir taşkınlık yapar, ya da azgınlığını artırır.»
Mûsâ ve Hârûn şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz."
قَالَ لَا تَخَافَآۖ إِنَّنِي مَعَكُمَآ أَسۡمَعُ وَأَرَىٰ ٤٦
“Korkmayın” buyurdu, “çünkü Ben sizinle beraberim, işitirim ve görürüm.
Allah, onlara dedi ki; «korkmayınız. Ben sizinle beraberim. Ben herşeyi işitir, her şeyi görürüm.»
Allah şöyle dedi: "Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm."
فَأۡتِيَاهُ فَقُولَآ إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرۡسِلۡ مَعَنَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ وَلَا تُعَذِّبۡهُمۡۖ قَدۡ جِئۡنَٰكَ بِـَٔايَةٖ مِّن رَّبِّكَۖ وَٱلسَّلَٰمُ عَلَىٰ مَنِ ٱتَّبَعَ ٱلۡهُدَىٰٓ ٤٧
Haydin varın da ona deyin ki ‘haberin olsun biz Rabbinin resulleriyiz, artık Benî İsrâil’i bizimle gönder ve onları taʿzîb etme. Biz sana Rabbinden bir âyetle geldik, selâm da doğruya tâbiʿ olanadır.
Ona varınız ve deyiniz ki; 'Biz Rabbinin sana gönderdiği elçileriz. İsrailoğullarının bizimle birlikte Mısır'dan ayrılmalarına izin ver. Onlara işkence etme. Sana Rabbi'inden, doğru söylediğimizi kanıtlayacak mucizeler ile geldik. Doğru yola girenler esenliğe ereceklerdir.
"Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle gönder. Onlara işkence etme. Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik. Selam, doğru yola uyanlara olsun.' "
إِنَّا قَدۡ أُوحِيَ إِلَيۡنَآ أَنَّ ٱلۡعَذَابَ عَلَىٰ مَن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ٤٨
İnan ki bize şöyle vahyolundu: ‘Her hâlde azab, tekzib edip yüz çevirenedir’”.
Bize gelen vahye göre Allah'ın ayetlerini yalanlayarak gerçeğe sırt çevirenler azaba uğrayacaklardır.
"Şüphesiz bize, azabın yalanlayan ve yüz çevirenlere olacağı vahyolundu."
قَالَ فَمَن رَّبُّكُمَا يَٰمُوسَىٰ ٤٩
“Hele” dedi, “sizin Rabbiniz kim yâ Mûsâ?”.
Firavun «Ey Musa, sizin Rabb'iniz kimdir?» dedi.
Firavun, "Sizin Rabbiniz kim, ey Mûsâ?" dedi.
قَالَ رَبُّنَا ٱلَّذِيٓ أَعۡطَىٰ كُلَّ شَيۡءٍ خَلۡقَهُۥ ثُمَّ هَدَىٰ ٥٠
“Bizim” dedi, “Rabbimiz her şeye hilkatini veren, sonra da yolunu gösterendir”.
Musa «Bizim Rabb'imiz, her varlığı farklı niteliklerle donatarak yaratan, sonra da bu varlıkları nitelikleri doğrultusunda yönlendiren Allah'dır.»
Mûsâ, "Rabbimiz her şeye hilkatini (yaratılış özelliklerini) veren, sonra onlara yol gösterendir" dedi.
قَالَ فَمَا بَالُ ٱلۡقُرُونِ ٱلۡأُولَىٰ ٥١
Dedi: “Ya öyle ise kurûn-ı ûlânın hâli ne?”.
Firavun «Peki, bizden önceki kuşakların durumu ne olacak?» dedi.
Firavun, "Ya geçmiş nesillerin hali ne olacak?" dedi.
قَالَ عِلۡمُهَا عِندَ رَبِّي فِي كِتَٰبٖۖ لَّا يَضِلُّ رَبِّي وَلَا يَنسَى ٥٢
“Onun” dedi, ilmi Rabbimin indinde bir kitaptadır, Rabbim şaşmaz ve unutmaz.
Musa dedi ki; «Onlara ilişkin bilgi Rabb'imin katındaki kitapta yazılıdır benim Rabb'im ne yanılır ne de unutur.»
Mûsâ şöyle dedi: "Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta (levh-i mahfuzda yazılı)dır. Rabbim yanılmaz ve unutmaz."