بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّؤُاْ عَلَيۡهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَىٰ غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَـَٔارِبُ أُخۡرَىٰ ١٨

Dedi ki: «O benim asamdır, ona dayanırım ve onunla koyunlarımın üzerine (yaprak silkerim ve benim için onda başka menfaatler de vardır.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ أَلۡقِهَا يَٰمُوسَىٰ ١٩

Buyurdu ki: «Ey Mûsa! Onu (elinden) bırakıver.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَلۡقَىٰهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٞ تَسۡعَىٰ ٢٠

Hemen bırakıverdi, o derhal koşar bir yılan kesildi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ خُذۡهَا وَلَا تَخَفۡۖ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا ٱلۡأُولَىٰ ٢١

Buyurdu ki: «Onu tut ve korkma. Biz onu evvelki suretine iade ederiz.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَٱضۡمُمۡ يَدَكَ إِلَىٰ جَنَاحِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٍ ءَايَةً أُخۡرَىٰ ٢٢

«Ve elini koltuğunun altına sok, başka bir mucize olarak ayıpsız bir halde bembeyaz olarak çıkıversin.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

لِنُرِيَكَ مِنۡ ءَايَٰتِنَا ٱلۡكُبۡرَى ٢٣

«Tâ ki, sana en büyük âyetlerimizden gösterelim.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

ٱذۡهَبۡ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ٢٤

«Fir'avun'a git. Muhakkak ki, o haddi aşıvermiştir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ رَبِّ ٱشۡرَحۡ لِي صَدۡرِي ٢٥

Mûsa dedi ki: «Yarabbi! Benim göğsüme genişlik ver.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَيَسِّرۡ لِيٓ أَمۡرِي ٢٦

(26-27) «Ve benim için işimi kolaylaştır.» «Ve dilimden düğümü çöz.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَٱحۡلُلۡ عُقۡدَةٗ مِّن لِّسَانِي ٢٧

(26-27) «Ve benim için işimi kolaylaştır.» «Ve dilimden düğümü çöz.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

يَفۡقَهُواْ قَوۡلِي ٢٨

(28-29) «Sözümü iyice anlayabilsinler.» «Ve bana ailemden bir vezir kıl!»

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00