بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَلَا يَصُدَّنَّكَ عَنۡهَا مَن لَّا يُؤۡمِنُ بِهَا وَٱتَّبَعَ هَوَىٰهُ فَتَرۡدَىٰ ١٦

O halde, sakın kıyamete inanmayıp kendi nefis arzusuna uyan kimse, seni ona iman etmekten alıkoymasın; sonra helâk olursun.

– Ali Fikri Yavuz

وَمَا تِلۡكَ بِيَمِينِكَ يَٰمُوسَىٰ ١٧

Şu sağ elindeki ne? Ey Musa!

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّؤُاْ عَلَيۡهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَىٰ غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَـَٔارِبُ أُخۡرَىٰ ١٨

Musâ şöyle dedi: “- O benim asâm (değneğim); ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkerim ve benim onda başka hacetlerim de var.”

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ أَلۡقِهَا يَٰمُوسَىٰ ١٩

Allah buyurdu ki: Onu yere bırak.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَلۡقَىٰهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٞ تَسۡعَىٰ ٢٠

Mûsa da onu bıraktı, bir de ne görsün! O bir yılan olmuş koşuyor.

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ خُذۡهَا وَلَا تَخَفۡۖ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا ٱلۡأُولَىٰ ٢١

Allah buyurdu ki: Tut onu, korkma. Biz onu evvelki haline çevireceğiz.

– Ali Fikri Yavuz

وَٱضۡمُمۡ يَدَكَ إِلَىٰ جَنَاحِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٍ ءَايَةً أُخۡرَىٰ ٢٢

Bir de, diğer bir mucize olmak üzere elini koynuna koy ki, kusursuz olarak bembeyaz çıksın.

– Ali Fikri Yavuz

لِنُرِيَكَ مِنۡ ءَايَٰتِنَا ٱلۡكُبۡرَى ٢٣

Bunları, sana en büyük mucizelerimizden (bir kısmını) gösterelim diye yaptık.

– Ali Fikri Yavuz

ٱذۡهَبۡ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ٢٤

Firavun’a git, çünkü o hakikaten azdı.

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ رَبِّ ٱشۡرَحۡ لِي صَدۡرِي ٢٥

Mûsa dedi ki: “- Ey Rabbim! Benim göğsüme genişlik ver.

– Ali Fikri Yavuz

وَيَسِّرۡ لِيٓ أَمۡرِي ٢٦

İşimi kolaylaştır.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00