026 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

مِن دُونِ ٱللَّهِ هَلۡ يَنصُرُونَكُمۡ أَوۡ يَنتَصِرُونَ ٩٣

Ve bunlara “hani nerede o Allah’ın gayrıdan taptıklarınız? Nasıl, size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarıyorlar mı?” denilmekte.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'ı bir yana bırakarak ilah edindiğiniz putlar? Şimdi size yardım edebiliyorlar ya da kendilerini kurtarabiliyorlar mı?

– Seyyid Kutub

Cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, "Allahı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilecek.

– Diyanet İşleri

فَكُبۡكِبُواْ فِيهَا هُمۡ وَٱلۡغَاوُۥنَ ٩٤

Ve arkasından hep onlar ve azgınlar o cehennemin içine fırlatılmaktadır

– Elmalılı Hamdi Yazır

Düzmece ilahlar ile sapıklar başaşağı cehenneme atılırlar.

– Seyyid Kutub

Artık onlar ve o azgınlar ile İblis'in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar.

– Diyanet İşleri

وَجُنُودُ إِبۡلِيسَ أَجۡمَعُونَ ٩٥

ve bütün o İblis orduları.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şeytanın bütün askerleri de.

– Seyyid Kutub

Artık onlar ve o azgınlar ile İblis'in askerleri hepsi birden tepetakla oraya atılırlar.

– Diyanet İşleri

قَالُواْ وَهُمۡ فِيهَا يَخۡتَصِمُونَ ٩٦

Onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler:.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada birbirleri ile tartışmaya tutuşarak derler ki,

– Seyyid Kutub

Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler:

– Diyanet İşleri

تَٱللَّهِ إِن كُنَّا لَفِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٍ ٩٧

“Tallahi biz doğrusu açık bir dalâl içinde imişiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Vallahi bizler apaçık bir sapıklığa saplanmıştık.

– Seyyid Kutub

"Allah'a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."

– Diyanet İşleri

إِذۡ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٩٨

Çünkü sizi Rabbü’l-âlemîn seviyesinde tutuyorduk.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çünkü sizleri alemlerin Rabb'ine denk tutmuştuk.

– Seyyid Kutub

Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk."

– Diyanet İşleri

وَمَآ أَضَلَّنَآ إِلَّا ٱلۡمُجۡرِمُونَ ٩٩

Ve bizi hep o mücrimler şaşırtmıştı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bizi ağır suçlular yoldan çıkarmışlardır.

– Seyyid Kutub

Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı."

– Diyanet İşleri

فَمَا لَنَا مِن شَٰفِعِينَ ١٠٠

Bak şimdi bizim için ne şefaatçiler var

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şimdi bizim bir şefaatçimiz yok.

– Seyyid Kutub

İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok."

– Diyanet İşleri

وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٖ ١٠١

ne de yakın bir sadîk.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Cana yakın bir dostumuz da yok.

– Seyyid Kutub

"Candan bir dostumuz da yok."

– Diyanet İşleri

فَلَوۡ أَنَّ لَنَا كَرَّةٗ فَنَكُونَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ١٠٢

Bari bizim için geriye bir dönmek olsa idi de mü’minlerden olsa idik”

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ah keşki, bir daha dünyaya dönebilsek de mü'minlerden olsak.

– Seyyid Kutub

Keşke (dünyaya) bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.

– Diyanet İşleri

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ ١٠٣

Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü’min olmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi.

– Seyyid Kutub

Elbet bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş değillerdi.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu