026 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡبَحۡرَۖ فَٱنفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرۡقٖ كَٱلطَّوۡدِ ٱلۡعَظِيمِ ٦٣

Bunun üzerine Mûsâ’ya “vur asân ile denize” diye vahy eyledik, vurunca bir infilâk etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O sırada Musa'ya; «Değneğinle denize vur» diye vahyettik. Bunun üzerine deniz yarılarak içinde oniki yol açıldı. Denizin her parçası yüce bir dağ gibi oldu.

– Seyyid Kutub

Bunun üzerine Mûsâ'ya, "Asan ile denize vur" diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.

– Diyanet İşleri

وَأَزۡلَفۡنَا ثَمَّ ٱلۡأٓخَرِينَ ٦٤

Ötekileri de buraya yanaştırmıştık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Arkadan gelenleri oraya yaklaştırdık.

– Seyyid Kutub

Ötekileri de oraya yaklaştırdık.

– Diyanet İşleri

وَأَنجَيۡنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ ٦٥

Mûsâ’yı ve maiyyetindekileri tamamen necâta çıkardık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Musa ile yanındakilerin tümünü kurtardık.

– Seyyid Kutub

Mûsâ'yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık.

– Diyanet İşleri

ثُمَّ أَغۡرَقۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ ٦٦

Sonra da ötekileri gark ettik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Arkasından öbürlerini suda boğduk.

– Seyyid Kutub

Sonra ötekileri suda boğduk.

– Diyanet İşleri

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ ٦٧

Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü’min olmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Fakat insanların çoğu buna inanmadı.

– Seyyid Kutub

Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi.

– Diyanet İşleri

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٦٨

Ve şüphesiz ki Rabbin O öyle Azîz, öyle Rahîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb'in üstün iradeli ve merhametlidir.

– Seyyid Kutub

Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.

– Diyanet İşleri

وَٱتۡلُ عَلَيۡهِمۡ نَبَأَ إِبۡرَٰهِيمَ ٦٩

Onlara İbrâhim’in kıssasını da oku.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Muhammed, o müşriklere İbrahim'in olayını da anlat.

– Seyyid Kutub

Ey Muhammed! Onlara İbrahim'in haberini de oku.

– Diyanet İşleri

إِذۡ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوۡمِهِۦ مَا تَعۡبُدُونَ ٧٠

O bir vakit babasına ve kavmine “siz neye taparsınız?” dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hani İbrahim, babası ile soydaşlarına, «Neye tapıyorsunuz?» dedi.

– Seyyid Kutub

Hani o babasına ve kavmine, "Neye tapıyorsunuz?" demişti.

– Diyanet İşleri

قَالُواْ نَعۡبُدُ أَصۡنَامٗا فَنَظَلُّ لَهَا عَٰكِفِينَ ٧١

“Birtakım putlara taparız da” dediler, “onlar sayesinde toplanırız”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar da «Putlara tapıyoruz ve biz tapınmayı hep sürdüreceğiz» dediler.

– Seyyid Kutub

"Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz" demişlerdi.

– Diyanet İşleri

قَالَ هَلۡ يَسۡمَعُونَكُمۡ إِذۡ تَدۡعُونَ ٧٢

“Onlar” dedi, “dua ettiğiniz vakit işitirler mi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

İbrahim dedi ki, «O putlar, kendilerini imdada çağırdığınızda sesinizi işitirler mi?

– Seyyid Kutub

İbrahim dedi ki: "Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?"

– Diyanet İşleri

أَوۡ يَنفَعُونَكُمۡ أَوۡ يَضُرُّونَ ٧٣

Veya size bir menfaat verir yahut bir zarar ederler mi?”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ya da size yarar veya zarar dokundurabiliyorlar mı?»

– Seyyid Kutub

"Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?"

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu