بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَٰذِرُونَ ٥٦
Biz ise uyanık ihtiyatlı bir cemiyet bulunuyoruz” diyordu.
Biz ihtiyatlı bir toplumuz.
"Ama biz uyanık ve tedbirli bir topluluğuz."
فَأَخۡرَجۡنَٰهُم مِّن جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ ٥٧
Bu suretle bunları bostanlardan, pınarlardan,
Böylece biz, Firavun ve soydaşlarını bahçelerden ve pınar başlarından çıkardık.
Biz de Firavun'un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.
وَكُنُوزٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ ٥٨
hazinelerden ve dilrubâ makamlardan çıkardık.
Hazinelerden ve konforlu köşklerden de.
Biz de Firavun'un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.
كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ ٥٩
Ve onları Benî İsrâil’e miras kıldık.
Böylece bunlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık.
İşte böyle yaptık ve onlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık.
فَأَتۡبَعُوهُم مُّشۡرِقِينَ ٦٠
Derken arkalarına düştüler, Güneş doğmuştu.
Firavun ile soydaşları gün doğar doğmaz İsrailoğullarının ardına düştüler.
Firavun ve adamları gün doğarken onları takibe koyuldular.
فَلَمَّا تَرَٰٓءَا ٱلۡجَمۡعَانِ قَالَ أَصۡحَٰبُ مُوسَىٰٓ إِنَّا لَمُدۡرَكُونَ ٦١
Vaktâ ki iki cemiyet birbirine göründü, Mûsâ’nın ashâbı “yakalandık” dediler.
İki topluluk birbirlerini gördüklerinde Musa'nın taraftarları «Eyvah, yakalandık» dediler.
İki topluluk birbirini görünce Mûsâ'nın arkadaşları, "Eyvah yakalandık" dediler.
قَالَ كـَلَّآۖ إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهۡدِينِ ٦٢
“Hayır asla” dedi, “Rabbim muhakkak benimledir, bana yolunu gösterecektir”.
Musa «Hayır endişelenmeyin, Rabb'im benimle birliktedir, O bana bir çıkış yolu gösterecektir' dedi.
Mûsâ, "Hayır!, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir" dedi.
فَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡبَحۡرَۖ فَٱنفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرۡقٖ كَٱلطَّوۡدِ ٱلۡعَظِيمِ ٦٣
Bunun üzerine Mûsâ’ya “vur asân ile denize” diye vahy eyledik, vurunca bir infilâk etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi.
O sırada Musa'ya; «Değneğinle denize vur» diye vahyettik. Bunun üzerine deniz yarılarak içinde oniki yol açıldı. Denizin her parçası yüce bir dağ gibi oldu.
Bunun üzerine Mûsâ'ya, "Asan ile denize vur" diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.
وَأَزۡلَفۡنَا ثَمَّ ٱلۡأٓخَرِينَ ٦٤
Ötekileri de buraya yanaştırmıştık.
Arkadan gelenleri oraya yaklaştırdık.
Ötekileri de oraya yaklaştırdık.
وَأَنجَيۡنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ ٦٥
Mûsâ’yı ve maiyyetindekileri tamamen necâta çıkardık.
Musa ile yanındakilerin tümünü kurtardık.
Mûsâ'yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık.
ثُمَّ أَغۡرَقۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ ٦٦
Sonra da ötekileri gark ettik.
Arkasından öbürlerini suda boğduk.
Sonra ötekileri suda boğduk.