بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَإِنَّهُمۡ لَنَا لَغَآئِظُونَ ٥٥

Fakat onlar bizi kızdırıyorlar.

– Ali Fikri Yavuz

وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَٰذِرُونَ ٥٦

Biz ise ihtiyatlı (silâh kuşanmış) bir topluluğuz.” (dedi).

– Ali Fikri Yavuz

فَأَخۡرَجۡنَٰهُم مِّن جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ ٥٧

Böylece Firavun’u ve kavmini çıkardık bostanlardan, pınarlardan;

– Ali Fikri Yavuz

وَكُنُوزٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ ٥٨

Hazinelerden ve şerefli makamlardan...

– Ali Fikri Yavuz

كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ ٥٩

İşte böyle yaptık ve onlara İsraîloğullarını mirascı kıldık.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَتۡبَعُوهُم مُّشۡرِقِينَ ٦٠

Nİhayet güneş doğarken (Firavun ordusu), İsraîloğullarının arkalarına düştüler.

– Ali Fikri Yavuz

فَلَمَّا تَرَٰٓءَا ٱلۡجَمۡعَانِ قَالَ أَصۡحَٰبُ مُوسَىٰٓ إِنَّا لَمُدۡرَكُونَ ٦١

Vakta ki, iki topluluk (İsraîloğulları ile Firavun’un kıpt kavmi) birbirini görüp karşılaştı, Mûsa’nın ashabı “Yakalandık” dediler.

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ كـَلَّآۖ إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهۡدِينِ ٦٢

Mûsa: “- Hayır, Rabbim muhakkak benimledir, bana kurtuluş yolunu gösterecektir.” dedi.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡبَحۡرَۖ فَٱنفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرۡقٖ كَٱلطَّوۡدِ ٱلۡعَظِيمِ ٦٣

Bunun üzerine Mûsa’ya: “-Asânı denize vur.” diye vahy ettik. Vurunca parçalandı, her bir parça kocaman dağ gibi oldu.

– Ali Fikri Yavuz

وَأَزۡلَفۡنَا ثَمَّ ٱلۡأٓخَرِينَ ٦٤

Ötekileri, (Firavuncuları) da buraya yanaştırdık.

– Ali Fikri Yavuz

وَأَنجَيۡنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ ٦٥

Mûsa’yı ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00