بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّا نَطۡمَعُ أَن يَغۡفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَٰيَٰنَآ أَن كُنَّآ أَوَّلَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٥١

Doğrusu biz, (içinizde Mûsa’ya) iman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışlayacağını ümid ederiz.”

– Ali Fikri Yavuz

۞ وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنۡ أَسۡرِ بِعِبَادِيٓ إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ ٥٢

Mûsa’ya da, (seneler geçtikten sonra): “-İman eden kullarımı gece yola çıkar, çünkü takib edileceksiniz” diye vahy ettik.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَرۡسَلَ فِرۡعَوۡنُ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ ٥٣

Firavun ise, şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَشِرۡذِمَةٞ قَلِيلُونَ ٥٤

“-Bunlar, (Mûsa’ya iman eden İsraîloğulları), muhakkak ki (bize nisbetle) pek az bir topluluktur.

– Ali Fikri Yavuz

وَإِنَّهُمۡ لَنَا لَغَآئِظُونَ ٥٥

Fakat onlar bizi kızdırıyorlar.

– Ali Fikri Yavuz

وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَٰذِرُونَ ٥٦

Biz ise ihtiyatlı (silâh kuşanmış) bir topluluğuz.” (dedi).

– Ali Fikri Yavuz

فَأَخۡرَجۡنَٰهُم مِّن جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ ٥٧

Böylece Firavun’u ve kavmini çıkardık bostanlardan, pınarlardan;

– Ali Fikri Yavuz

وَكُنُوزٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ ٥٨

Hazinelerden ve şerefli makamlardan...

– Ali Fikri Yavuz

كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ ٥٩

İşte böyle yaptık ve onlara İsraîloğullarını mirascı kıldık.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَتۡبَعُوهُم مُّشۡرِقِينَ ٦٠

Nİhayet güneş doğarken (Firavun ordusu), İsraîloğullarının arkalarına düştüler.

– Ali Fikri Yavuz

فَلَمَّا تَرَٰٓءَا ٱلۡجَمۡعَانِ قَالَ أَصۡحَٰبُ مُوسَىٰٓ إِنَّا لَمُدۡرَكُونَ ٦١

Vakta ki, iki topluluk (İsraîloğulları ile Firavun’un kıpt kavmi) birbirini görüp karşılaştı, Mûsa’nın ashabı “Yakalandık” dediler.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00