بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ أَوَلَوۡ جِئۡتُكَ بِشَيۡءٖ مُّبِينٖ ٣٠

Mûsa aleyhisselâm da dedi ki: «Ben sana apaçık bir şey getirmiş olunca da mı beni zindana atacaksın!»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ فَأۡتِ بِهِۦٓ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ ٣١

Fir'avun da dedi ki: «Haydi onu getir, eğer sen sâdıklardan oldun isen.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَلۡقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعۡبَانٞ مُّبِينٞ ٣٢

Bunun üzerine asasını bırakıverdi, o hemen bir apaçık ejderha kesildi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَنَزَعَ يَدَهُۥ فَإِذَا هِيَ بَيۡضَآءُ لِلنَّٰظِرِينَ ٣٣

Ve elini çekip çıkardı. Hemen o, nazar edenlere karşı bembeyaz (kesilmiş) idi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ لِلۡمَلَإِ حَوۡلَهُۥٓ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ عَلِيمٞ ٣٤

(34-35) (Fir'avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

يُرِيدُ أَن يُخۡرِجَكُم مِّنۡ أَرۡضِكُم بِسِحۡرِهِۦ فَمَاذَا تَأۡمُرُونَ ٣٥

(34-35) (Fir'avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالُوٓاْ أَرۡجِهۡ وَأَخَاهُ وَٱبۡعَثۡ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ ٣٦

Dediler ki: «Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere toplayıcılar yolla.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

يَأۡتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٖ ٣٧

(37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَجُمِعَ ٱلسَّحَرَةُ لِمِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ ٣٨

(37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلۡ أَنتُم مُّجۡتَمِعُونَ ٣٩

(37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ ٱلسَّحَرَةَ إِن كَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ ٤٠

«Umulur ki, biz de sâhirlere tâbi oluruz. Eğer galip olanlar onların kendileri olmuş olursa.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00