بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ لِمَنۡ حَوۡلَهُۥٓ أَلَا تَسۡتَمِعُونَ ٢٥

(Firavun) etrafındakilere: «Dinlemez misiniz?» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ رَبُّكُمۡ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ ٢٦

(Musa): «O, sizin Rabbiniz ve daha önceki atalarınızın Rabbidir» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ ٱلَّذِيٓ أُرۡسِلَ إِلَيۡكُمۡ لَمَجۡنُونٞ ٢٧

(Firavun): «Size gönderilen elçiniz mutlaka delidir.» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ رَبُّ ٱلۡمَشۡرِقِ وَٱلۡمَغۡرِبِ وَمَا بَيۡنَهُمَآۖ إِن كُنتُمۡ تَعۡقِلُونَ ٢٨

(Musa): «O, doğunun, batının ve bunların arasındaki herşeyin Rabbidir, eğer düşünüyorsanız.» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ لَئِنِ ٱتَّخَذۡتَ إِلَٰهًا غَيۡرِي لَأَجۡعَلَنَّكَ مِنَ ٱلۡمَسۡجُونِينَ ٢٩

(Firavun): «Andolsun ki, eğer benden başkasını tanrı edinirsen, seni kesinlikle zindana kapatılmışlardan ederim?» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ أَوَلَوۡ جِئۡتُكَ بِشَيۡءٖ مُّبِينٖ ٣٠

(Musa Firavun'a): «Sana apaçık bir şey (delil) getirdimse de mi?» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ فَأۡتِ بِهِۦٓ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ ٣١

(Firavun): «Haydi onu getir bakayım, doğrulardan isen» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَأَلۡقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعۡبَانٞ مُّبِينٞ ٣٢

Bunun üzerine (Musa) asasını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi;

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَنَزَعَ يَدَهُۥ فَإِذَا هِيَ بَيۡضَآءُ لِلنَّٰظِرِينَ ٣٣

bir de elini (koynundan) çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ لِلۡمَلَإِ حَوۡلَهُۥٓ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ عَلِيمٞ ٣٤

(Firavun) etrafındaki topluluğa: «Bu gerçekten bilgiç bir sihirbaz!

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

يُرِيدُ أَن يُخۡرِجَكُم مِّنۡ أَرۡضِكُم بِسِحۡرِهِۦ فَمَاذَا تَأۡمُرُونَ ٣٥

Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00