بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍۖ إِنۡ أَجۡرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ١٦٤

«Ve buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım (başkasına değil) ancak âlemlerin Rabbine aittir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَتَأۡتُونَ ٱلذُّكۡرَانَ مِنَ ٱلۡعَٰلَمِينَ ١٦٥

«Siz ademîlerden erkeklere mi gidiyorsunuz?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمۡ رَبُّكُم مِّنۡ أَزۡوَٰجِكُمۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٌ عَادُونَ ١٦٦

«Ve Rabbinizin sizin için yarattığı zevcelerinizi bırakıyorsunuz da. Hayır, siz haddi tecavüz eden bir kavimsiniz.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالُواْ لَئِن لَّمۡ تَنتَهِ يَٰلُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُخۡرَجِينَ ١٦٧

Dediler ki: «Ey Lût! Andolsun ki, eğer sen nihâyet vermezsen elbette çıkarılmışlardan olacaksın.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُم مِّنَ ٱلۡقَالِينَ ١٦٨

Dedi ki: «Şüphe yok, ben sizin işlediğiniz şey için buğz edenlerdenim.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

رَبِّ نَجِّنِي وَأَهۡلِي مِمَّا يَعۡمَلُونَ ١٦٩

«Ya Rabbi! Beni ve ehlimi onların yapar oldukları şeylerden necâta erdir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ ١٧٠

Artık O'nu ve ehlini tamamen necâta erdirdik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِلَّا عَجُوزٗا فِي ٱلۡغَٰبِرِينَ ١٧١

Ancak bir kocakarı geri kalan içinde (kaldı).

– Ömer Nasuhi Bilmen

ثُمَّ دَمَّرۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ ١٧٢

Sonra geri kalanları helâk ettik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِم مَّطَرٗاۖ فَسَآءَ مَطَرُ ٱلۡمُنذَرِينَ ١٧٣

Ve onların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Artık ne fena oldu o korkutulmuşların yağmuru!

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ ١٧٤

Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların çokları mü'minler olmadı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00