بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَعَقَرُوهَا فَأَصۡبَحُواْ نَٰدِمِينَ ١٥٧

Derken onu boğazladılar, sonra pişman olarak sabahladılar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَخَذَهُمُ ٱلۡعَذَابُۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ ١٥٨

Artık onları azap yakaladı. Şüphe yok ki, bunda bir ibret vardır. Böyle iken onların çokları imân etmiş olmadılar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ١٥٩

Ve muhakkak, senin Rabbin elbette O, pek galipdir, pek esirgeyicidir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

كَذَّبَتۡ قَوۡمُ لُوطٍ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ١٦٠

Lût kavmi, gônderilen peygamberleri tekzîp ettiler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِذۡ قَالَ لَهُمۡ أَخُوهُمۡ لُوطٌ أَلَا تَتَّقُونَ ١٦١

O vakit ki, onlara kardeşleri Lût dedi ki: «Korkmaz mısınız?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنِّي لَكُمۡ رَسُولٌ أَمِينٞ ١٦٢

«Muhakkak ki, ben sizin için emin bir peygamberim.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ ١٦٣

«Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَمَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍۖ إِنۡ أَجۡرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ١٦٤

«Ve buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım (başkasına değil) ancak âlemlerin Rabbine aittir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَتَأۡتُونَ ٱلذُّكۡرَانَ مِنَ ٱلۡعَٰلَمِينَ ١٦٥

«Siz ademîlerden erkeklere mi gidiyorsunuz?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمۡ رَبُّكُم مِّنۡ أَزۡوَٰجِكُمۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٌ عَادُونَ ١٦٦

«Ve Rabbinizin sizin için yarattığı zevcelerinizi bırakıyorsunuz da. Hayır, siz haddi tecavüz eden bir kavimsiniz.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالُواْ لَئِن لَّمۡ تَنتَهِ يَٰلُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُخۡرَجِينَ ١٦٧

Dediler ki: «Ey Lût! Andolsun ki, eğer sen nihâyet vermezsen elbette çıkarılmışlardan olacaksın.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00