026 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَتَبۡنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ ءَايَةٗ تَعۡبَثُونَ ١٢٨

Siz her tepeye bir alâmet binâ eder eğlenir misiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizler her yüksek tepeye gösteriş amaçlı bir anıt dikerek boş işlerle mi oyalanıyorsunuz.?

– Seyyid Kutub

"Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?"

– Diyanet İşleri

وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمۡ تَخۡلُدُونَ ١٢٩

Birtakım masnûʿât da ediniyorsunuz ki sanki muhalled kalacaksınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hiç ölmemek ümidi ile sağlam köşkler mi yapıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

"İçlerinde ebedi yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?"

– Diyanet İşleri

وَإِذَا بَطَشۡتُم بَطَشۡتُمۡ جَبَّارِينَ ١٣٠

Hem tuttuğunuz vakit merhametsiz, cebbarcasına tutuyorsunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Birini yakalayınca zorbaca yakalıyorsunuz.

– Seyyid Kutub

"Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız."

– Diyanet İşleri

فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ ١٣١

Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'tan korkunuz da çağrıma uyunuz.

– Seyyid Kutub

"Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin."

– Diyanet İşleri

وَٱتَّقُواْ ٱلَّذِيٓ أَمَدَّكُم بِمَا تَعۡلَمُونَ ١٣٢

O Allah’tan korkun ki size o bildiğiniz şeylerle imdad buyordu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Size bildiğiniz nimetleri bağışlayan Allah'tan korkunuz.

– Seyyid Kutub

"Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah'a karşı gelmekten sakının."

– Diyanet İşleri

أَمَدَّكُم بِأَنۡعَٰمٖ وَبَنِينَ ١٣٣

Enʿâm, oğullar, cennet gibi bağlar, bahçeler, menbalar ile size imdad buyurmakta.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O size davar sürüleri ile evlatlar bağışladı.

– Seyyid Kutub

"Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah'a karşı gelmekten sakının."

– Diyanet İşleri

وَجَنَّٰتٖ وَعُيُونٍ ١٣٤

Enʿâm, oğullar, cennet gibi bağlar, bahçeler, menbalar ile size imdad buyurmakta.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bahçeler ve pınarlar armağan etti.

– Seyyid Kutub

"Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah'a karşı gelmekten sakının."

– Diyanet İşleri

إِنِّيٓ أَخَافُ عَلَيۡكُمۡ عَذَابَ يَوۡمٍ عَظِيمٖ ١٣٥

Cidden ben size büyük bir günün azâbından korkuyorum”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizin hesabınıza 'büyük gün'ün azabından endişe ederim.

– Seyyid Kutub

"Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum."

– Diyanet İşleri

قَالُواْ سَوَآءٌ عَلَيۡنَآ أَوَعَظۡتَ أَمۡ لَمۡ تَكُن مِّنَ ٱلۡوَٰعِظِينَ ١٣٦

“Sen” dediler, “ha vaaz etmişsin ha vaaz edenlerden olmamışsın bizce müsâvîdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Adoğulları dediler ki, «İster öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bizim için birdir.»

– Seyyid Kutub

Dediler ki: "Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir."

– Diyanet İşleri

إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا خُلُقُ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٣٧

Bu sırf eskilerin âdeti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu uygulamalarımız, eski atalarımızdan bize gelen geleneklerden başka birşey değildir.

– Seyyid Kutub

"Bu, öncekilerin geleneklerinden başka bir şey değildir."

– Diyanet İşleri

وَمَا نَحۡنُ بِمُعَذَّبِينَ ١٣٨

Biz taʿzîb olunmayız”

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bizim azaba çarpılmamız sözkonusu değildir.

– Seyyid Kutub

"Biz azaba uğratılacak da değiliz."

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu