بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍۖ إِنۡ أَجۡرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ١٢٧

«Ve buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım ise ancak âlemlerin Rabbine aittir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَتَبۡنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ ءَايَةٗ تَعۡبَثُونَ ١٢٨

«Siz her yüksek tepede bir alâmet bina edip eğlenir misiniz?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمۡ تَخۡلُدُونَ ١٢٩

«Ve birtakım sağlam köşkler de ediniyorsunuz. Sankı daimî kalacaksınız?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِذَا بَطَشۡتُم بَطَشۡتُمۡ جَبَّارِينَ ١٣٠

(130-131) «Ve şiddetle tutup yakaladığınız zaman, cebbârlar olarak gılzetle yakalamış oldunuz. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ ١٣١

(130-131) «Ve şiddetle tutup yakaladığınız zaman, cebbârlar olarak gılzetle yakalamış oldunuz. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَٱتَّقُواْ ٱلَّذِيٓ أَمَدَّكُم بِمَا تَعۡلَمُونَ ١٣٢

«Ve o Zât'tan korkunuz ki, bildiğiniz şeylerle size imdat etti.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَمَدَّكُم بِأَنۡعَٰمٖ وَبَنِينَ ١٣٣

«Size en'am ile ve oğullar ile imdat etti.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَجَنَّٰتٖ وَعُيُونٍ ١٣٤

«Ve bağlar ile ve ırmaklar ile (imdat buyurdu).»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنِّيٓ أَخَافُ عَلَيۡكُمۡ عَذَابَ يَوۡمٍ عَظِيمٖ ١٣٥

«Şüphe yok ki, ben sizin üzerinize pek büyük bir günün azabından korkarım.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالُواْ سَوَآءٌ عَلَيۡنَآ أَوَعَظۡتَ أَمۡ لَمۡ تَكُن مِّنَ ٱلۡوَٰعِظِينَ ١٣٦

Dediler ki: «Öğüt versen de veya öğüt verenlerden olmasan da bize karşı müsavîdir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا خُلُقُ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٣٧

(137-138) «Bu, evvelkilerin adetinden başka bir şey değildir.» «Ve bizler ise muazzep olacaklar değiliz.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00