091 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلنَّهَارِ إِذَا جَلَّىٰهَا ٣

(1-3) Andolsun güneşe ve aydınlığa. Ve güneşe tâbi olduğu vakit kamere. Ve güneşi açıkladığı vakit gündüze.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَٱلَّيۡلِ إِذَا يَغۡشَىٰهَا ٤

(4-5) Ve güneşi örtüp ışıklığını gideren geceye. Ve göğe ve onu bina edene.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَٱلسَّمَآءِ وَمَا بَنَىٰهَا ٥

(4-5) Ve güneşi örtüp ışıklığını gideren geceye. Ve göğe ve onu bina edene.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا طَحَىٰهَا ٦

(6-7) Ve yere ve onu yayıp döşeyene. Ve nefse ve onu düzeltmiş olana.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَنَفۡسٖ وَمَا سَوَّىٰهَا ٧

(6-7) Ve yere ve onu yayıp döşeyene. Ve nefse ve onu düzeltmiş olana.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَلۡهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقۡوَىٰهَا ٨

Sonra da ona günahını ve takvâsını ilham etmiş olana (andolsun ki),

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَدۡ أَفۡلَحَ مَن زَكَّىٰهَا ٩

(9-10) Nefsini temizlemiş olan şüphe yok ki, felâha ermiştir. Ve muhakkak ki, nefsini noksana düşüren de hüsrâna uğramıştır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَقَدۡ خَابَ مَن دَسَّىٰهَا ١٠

(9-10) Nefsini temizlemiş olan şüphe yok ki, felâha ermiştir. Ve muhakkak ki, nefsini noksana düşüren de hüsrâna uğramıştır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

كَذَّبَتۡ ثَمُودُ بِطَغۡوَىٰهَآ ١١

(11-12) Semûd kavmi azgınlığı sebebiyle (Peygamberlerini) tekzîp etmişti. Onların en şâkisi ayaklandığı zaman.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِذِ ٱنۢبَعَثَ أَشۡقَىٰهَا ١٢

(11-12) Semûd kavmi azgınlığı sebebiyle (Peygamberlerini) tekzîp etmişti. Onların en şâkisi ayaklandığı zaman.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَقَالَ لَهُمۡ رَسُولُ ٱللَّهِ نَاقَةَ ٱللَّهِ وَسُقۡيَٰهَا ١٣

(13-14) Onlara Allah'ın Resûlü demişti ki: «Allah'ın dişi devesine ve onun sulanışına (dokunmayınız).» Fakat O'nu yalancı saydılar, deveyi boğazladılar. Artık onları günahları sebebiyle Rableri azap ile kuşattı da kendilerini müsavî bir ukûbete uğrattı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu