بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ثُمَّ سَوَّىٰهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِۦۖ وَجَعَلَ لَكُمُ ٱلسَّمۡعَ وَٱلۡأَبۡصَٰرَ وَٱلۡأَفۡـِٔدَةَۚ قَلِيلٗا مَّا تَشۡكُرُونَ ٩

Sonra Allah onu (şeklini) düzeltip tamamladı ve bizzat kendi kudretinden ona ruh koydu. Sizin için kulaklar, gözler, kalbler yarattı. (Allah’ın size verdiği nimetlere karşı), şükrünüz pek az!...

– Ali Fikri Yavuz

وَقَالُوٓاْ أَءِذَا ضَلَلۡنَا فِي ٱلۡأَرۡضِ أَءِنَّا لَفِي خَلۡقٖ جَدِيدِۭۚ بَلۡ هُم بِلِقَآءِ رَبِّهِمۡ كَٰفِرُونَ ١٠

Bir de (kıyameti inkâr edenler): “- Arzda, toprağa karışıb kaybolduğumuzda mı; cidden biz mi, yeni bir yaratılışta olacağız?” dediler. Doğrusu onlar, Rablerinin huzuruna varacaklarını inkâr eden kâfirlerdir.

– Ali Fikri Yavuz

۞ قُلۡ يَتَوَفَّىٰكُم مَّلَكُ ٱلۡمَوۡتِ ٱلَّذِي وُكِّلَ بِكُمۡ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمۡ تُرۡجَعُونَ ١١

(Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “- Sizin canınızı almağa vekil kılınan Ölüm Meleği (Azrail) canınızı alacak; sonra döndürülüb Rabbinize götürüleceksiniz.”

– Ali Fikri Yavuz

وَلَوۡ تَرَىٰٓ إِذِ ٱلۡمُجۡرِمُونَ نَاكِسُواْ رُءُوسِهِمۡ عِندَ رَبِّهِمۡ رَبَّنَآ أَبۡصَرۡنَا وَسَمِعۡنَا فَٱرۡجِعۡنَا نَعۡمَلۡ صَٰلِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ ١٢

(Ey Rasûlüm, kıyamette) müşrikleri, Rableri huzurunda başlarını eğerek: “-Ey Rabbimiz! Bize vaad ettiğini gördük, peygamberlerin doğruluğunu işittik ve kabul ettik. Şimdi bizi (dünyaya) geri çevir, salih bir amel işliyelim. Çünkü (inkâr ettiklerimize tamamen ve) yakînen inandık.” derlerken bir görsen!...

– Ali Fikri Yavuz

وَلَوۡ شِئۡنَا لَأٓتَيۡنَا كُلَّ نَفۡسٍ هُدَىٰهَا وَلَٰكِنۡ حَقَّ ٱلۡقَوۡلُ مِنِّي لَأَمۡلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ ٱلۡجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ أَجۡمَعِينَ ١٣

Eğer dileseydik, herkese (dünyada) hidayetini verirdik, fakat benden şu söz gerçekleşti: “- Muhakkak ki cehennemi bütün (kâfir olan) cinlerle, insanlardan dolduracağım.”

– Ali Fikri Yavuz

فَذُوقُواْ بِمَا نَسِيتُمۡ لِقَآءَ يَوۡمِكُمۡ هَٰذَآ إِنَّا نَسِينَٰكُمۡۖ وَذُوقُواْ عَذَابَ ٱلۡخُلۡدِ بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ ١٤

(Kâfirler cehenneme girdikleri vakit, melekler onlara şöyle der): “- O halde, bu günümüze kavuşmayı unutmanız, (O’na imanı terk etmeniz) yüzünden tadın azabı!...Biz de sizi unuttuk, (sizi cehennemde bıraktık). İşlemiş olduğunuz küfür ve isyan sebebiyle bitmez tükenmez azabı tadın bakalım...”

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّمَا يُؤۡمِنُ بِـَٔايَٰتِنَا ٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُواْ بِهَا خَرُّواْۤ سُجَّدٗاۤ وَسَبَّحُواْ بِحَمۡدِ رَبِّهِمۡ وَهُمۡ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ۩ ١٥

Bizim ayetlerimize öyle kimseler iman ederler ki, onlarla kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere (*) kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de kibirlenmezler.

– Ali Fikri Yavuz

تَتَجَافَىٰ جُنُوبُهُمۡ عَنِ ٱلۡمَضَاجِعِ يَدۡعُونَ رَبَّهُمۡ خَوۡفٗا وَطَمَعٗا وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ ١٦

(Onlar, o kimselerdir ki, geceleyin namaz kılmak için) yataklarından kalkarlar; Rablerine, azabından korkarak ve rahmetinden ümidvar olarak dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da (hayır yollarına) harcalar.

– Ali Fikri Yavuz

فَلَا تَعۡلَمُ نَفۡسٞ مَّآ أُخۡفِيَ لَهُم مِّن قُرَّةِ أَعۡيُنٖ جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ ١٧

Artık (dünyada) işledikleri salih amellere mükâfat olarak kendileri için, göz aydınlığından ne hazırlanıb saklandığını kimse bilmez.

– Ali Fikri Yavuz

أَفَمَن كَانَ مُؤۡمِنٗا كَمَن كَانَ فَاسِقٗاۚ لَّا يَسۡتَوُۥنَ ١٨

Öyle ya! Mümin olan, hiç fâsık (kâfir) olan gibi olur mu? Onlar, müsavi olmazlar.

– Ali Fikri Yavuz

أَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَلَهُمۡ جَنَّٰتُ ٱلۡمَأۡوَىٰ نُزُلَۢا بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ ١٩

İman edib de salih amelleri işliyenlere, amellerine karşılık, konukluk olarak Me’va Cennetleri vardır.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00