بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَرَاغَ إِلَىٰٓ ءَالِهَتِهِمۡ فَقَالَ أَلَا تَأۡكُلُونَ ٩١

Artık onların putlarına gitti de (istihzâ tarikiyle) dedi ki: «Yemek yemez misiniz?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

مَا لَكُمۡ لَا تَنطِقُونَ ٩٢

«Size ne oluyor ki, konuşamıyorsunuz?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَرَاغَ عَلَيۡهِمۡ ضَرۡبَۢا بِٱلۡيَمِينِ ٩٣

Ve onların üzerine gizlice vararak eliyle bir vuruş vuruverdi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَقۡبَلُوٓاْ إِلَيۡهِ يَزِفُّونَ ٩٤

(94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ أَتَعۡبُدُونَ مَا تَنۡحِتُونَ ٩٥

(94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَٱللَّهُ خَلَقَكُمۡ وَمَا تَعۡمَلُونَ ٩٦

(94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالُواْ ٱبۡنُواْ لَهُۥ بُنۡيَٰنٗا فَأَلۡقُوهُ فِي ٱلۡجَحِيمِ ٩٧

Dediler ki: «Bunun için bir bina yapınız da bunu bir ateş içinde bırakınız.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيۡدٗا فَجَعَلۡنَٰهُمُ ٱلۡأَسۡفَلِينَ ٩٨

Onun için böyle bir hile dilediler. Artık Biz de onları pek sefil kimseler kıldık.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّي سَيَهۡدِينِ ٩٩

Ve dedi ki: «Şüphe yok ben Rabbime gidiciyim, elbette beni doğru yola iletir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

رَبِّ هَبۡ لِي مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ١٠٠

(100-101) «Yarabbi! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatlı bir oğul ile müjdeledik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَبَشَّرۡنَٰهُ بِغُلَٰمٍ حَلِيمٖ ١٠١

(100-101) «Yarabbi! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatlı bir oğul ile müjdeledik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00