بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ ٥٣

«Biz öldüğümüz ve biz toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, hakikaten biz mi tekrar hayat bulup cezalandırılanlar (olacağız?)».

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ هَلۡ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ ٥٤

Dedi ki: Siz (onun halinden) haberdar olmak ister misiniz?

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَٱطَّلَعَ فَرَءَاهُ فِي سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ ٥٥

Derken kendisi bakar, onu (O arkadaşını) cehennemin ortasında görür.

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرۡدِينِ ٥٦

Der ki: «Vallahi sen az kaldı elbette beni helâk edecek idin.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَوۡلَا نِعۡمَةُ رَبِّي لَكُنتُ مِنَ ٱلۡمُحۡضَرِينَ ٥٧

«Ve eğer Rabbimin nîmeti olmasa idi, elbette ki, ben de (bu cehennemde) hazır bulundurulmuşlardan olacak idim.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَفَمَا نَحۡنُ بِمَيِّتِينَ ٥٨

(O cennetteki zât diyecektir ki) «Değil mi biz (artık) ölüler olmayacağız?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِلَّا مَوۡتَتَنَا ٱلۡأُولَىٰ وَمَا نَحۡنُ بِمُعَذَّبِينَ ٥٩

«İlk ölümümüz müstesna ve biz azap görücüler de olmayacağız değil mi?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ ٦٠

Şüphe yok ki, bu, elbette en büyük bir kurtuluştur.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لِمِثۡلِ هَٰذَا فَلۡيَعۡمَلِ ٱلۡعَٰمِلُونَ ٦١

İşte çalışanlar, bunun misli için çalışıversinler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَذَٰلِكَ خَيۡرٞ نُّزُلًا أَمۡ شَجَرَةُ ٱلزَّقُّومِ ٦٢

Nasıl, bu mu bir ziyafet taamı olarak hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّا جَعَلۡنَٰهَا فِتۡنَةٗ لِّلظَّٰلِمِينَ ٦٣

Şüphe yok ki, Biz onu (O ağacı) zalimler için bir mihnet kıldık.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00