037 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

بَيۡضَآءَ لَذَّةٖ لِّلشَّٰرِبِينَ ٤٦

Bembeyaz, içenlere lezzetli...

– Ali Fikri Yavuz

لَا فِيهَا غَوۡلٞ وَلَا هُمۡ عَنۡهَا يُنزَفُونَ ٤٧

Onu içmekte bir gaile yok ve onlar, ondan sarhoş da olmazlar.

– Ali Fikri Yavuz

وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ عِينٞ ٤٨

Yanlarında, bakışlarını kocalarına hasretmiş iri gözlü hanımlar var.

– Ali Fikri Yavuz

كَأَنَّهُنَّ بَيۡضٞ مَّكۡنُونٞ ٤٩

Sanki onlar (tüylerle örtülü kalıb toz toprak değmiyen) berrak yumurtalar gibidirler.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ ٥٠

Derken (cennet ehli olanlar) birbirleriyle konuşurlar.

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٞ ٥١

İçlerinden bir sözcü şöyle der: “- Gerçekten benim (dünyada) bir arkadaşım vardı.

– Ali Fikri Yavuz

يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُصَدِّقِينَ ٥٢

(Bana) derdi ki, sen cidden (hesab gününe) inananlardan mısın?

– Ali Fikri Yavuz

أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ ٥٣

Biz öldüğümüz ve bir toprakla çürümüş bir yığın kemik olduğumuz vakit, gerçekten biz cezalanacakmıyız?”

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ هَلۡ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ ٥٤

(Sonra o sözcü, cennetteki kardeşlerine): “(Şimdi size o arkadaşı göstermek için cehenneme) bir bakar mısınız?”der.

– Ali Fikri Yavuz

فَٱطَّلَعَ فَرَءَاهُ فِي سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ ٥٥

Derken (bizzat kendisi) bakmış, onu tâ cehennemin ortasında görmüştür.

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرۡدِينِ ٥٦

(Ona şöyle) der: “-Vallahi, doğrusu sen, az daha beni helâk edecektin.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu