بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَوَٰكِهُ وَهُم مُّكۡرَمُونَ ٤٢

Meyveler, ve onlar hep ikram olunurlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çeşit çeşit meyveler vardır.

– Seyyid Kutub

(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.

– Diyanet İşleri

فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ٤٣

Naîm cennetlerinde.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Nimet cennetlerinde.

– Seyyid Kutub

Onlar Naîm cennetlerindedirler.

– Diyanet İşleri

عَلَىٰ سُرُرٖ مُّتَقَٰبِلِينَ ٤٤

Karşılıklı tahtlar üzerinde.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar.

– Seyyid Kutub

Koltuklar üzerinde karşılıklı olarak otururlar.

– Diyanet İşleri

يُطَافُ عَلَيۡهِم بِكَأۡسٖ مِّن مَّعِينِۭ ٤٥

Maînden bir ke's ile üzerlerine pırlanılır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Önlerinden akan kaynaktan doldurulmuş kadehler dolaştırılır.

– Seyyid Kutub

(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır.

– Diyanet İşleri

بَيۡضَآءَ لَذَّةٖ لِّلشَّٰرِبِينَ ٤٦

Bembeyaz, içenlere lezzet.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Berraktır, içenlere lezzet veren bir içki.

– Seyyid Kutub

(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır.

– Diyanet İşleri

لَا فِيهَا غَوۡلٞ وَلَا هُمۡ عَنۡهَا يُنزَفُونَ ٤٧

Onda ne bir gaile vardır, ne de başlarına vurur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O içkide ne sersemletme var, ne de onunla sarhoş olurlar.

– Seyyid Kutub

Onda baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da olmazlar.

– Diyanet İşleri

وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ عِينٞ ٤٨

Yanlarında iri gözlü nazarlarını kasretmiş nazenînler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yanlarında da bakışlarını yalnız kendisine çevirmiş iri gözlü eşler vardır.

– Seyyid Kutub

Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır.

– Diyanet İşleri

كَأَنَّهُنَّ بَيۡضٞ مَّكۡنُونٞ ٤٩

Sanki saklı yumurtalar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Saklı yumurtalar gibi bembeyaz eşler.

– Seyyid Kutub

Sanki onlar (beyazlıklarıyla), saklanmış (gün yüzü görmemiş) yumurtalardır.

– Diyanet İşleri

فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ ٥٠

Derken bazısı bazısına dönmüş soruyorlardır:

– Elmalılı Hamdi Yazır

Cennet ehli birbirine dönmüş sorarlar.

– Seyyid Kutub

Derken birbirlerine yönelip sorarlar.

– Diyanet İşleri

قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٞ ٥١

İçlerinden bir söyleyen "benim der: bir karînim vardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlardan biri: «Benim de bir arkadaşım vardı.»

– Seyyid Kutub

İçlerinden biri der ki: “Benim bir arkadaşım vardı.”

– Diyanet İşleri

يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُصَدِّقِينَ ٥٢

Derdi: sen cidden inananlardan mısın?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bana «Sende mi doğrulayanlardansın?»

– Seyyid Kutub

“Sen de tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?” derdi.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00