بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَحَقَّ عَلَيۡنَا قَوۡلُ رَبِّنَآۖ إِنَّا لَذَآئِقُونَ ٣١

Onun için üzerimize Rabbimiz’in kavli hakk oldu, her halde hepimiz tadacağız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

«Bu sebeple, Rabbimizin sözü hepimizin üzerine hak olmuştur. Şüphesiz azabı tadacağız.»

– Seyyid Kutub

“Artık Rabbimizin sözü (azap) bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız.”

– Diyanet İşleri

فَأَغۡوَيۡنَٰكُمۡ إِنَّا كُنَّا غَٰوِينَ ٣٢

Evet biz sizi kışkırttık, çünkü biz azgındık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

«Çünkü biz sizi baştan çıkardık. Zira biz de azgın kimselerdik.»

– Seyyid Kutub

“Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik.”

– Diyanet İşleri

فَإِنَّهُمۡ يَوۡمَئِذٖ فِي ٱلۡعَذَابِ مُشۡتَرِكُونَ ٣٣

O halde hepsi o gün azâbda müşterektirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün hepsi azapta birleşirler.

– Seyyid Kutub

Artık onlar o gün azapta ortaktırlar.

– Diyanet İşleri

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفۡعَلُ بِٱلۡمُجۡرِمِينَ ٣٤

İşte biz mücrimlere böyle yaparız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte biz, suçlulara böyle yaparız.

– Seyyid Kutub

İşte biz suçlulara böyle yaparız.

– Diyanet İşleri

إِنَّهُمۡ كَانُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَهُمۡ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ يَسۡتَكۡبِرُونَ ٣٥

Çünkü onlar "Allah'tan başka ilâh yoktur" denildiği zaman kafa tutuyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çünkü onlara 'Allah'dan başka ilah yoktur' denildiği zaman büyüklük taslarlardı.

– Seyyid Kutub

Çünkü onlar, kendilerine, “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur” denildiği zaman, inanmayıp büyüklük taslıyorlardı.

– Diyanet İşleri

وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوٓاْ ءَالِهَتِنَا لِشَاعِرٖ مَّجۡنُونِۭ ٣٦

Ve "hiç biz mecnun şâır için ilâhlarımızı bırakır mıyız?" diyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Deli bir şair için tanrılarımızı mı bırakalım? derlerdi.

– Seyyid Kutub

“Biz, deli bir şair için ilâhlarımızı mı terk edeceğiz?” diyorlardı.

– Diyanet İşleri

بَلۡ جَآءَ بِٱلۡحَقِّ وَصَدَّقَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ ٣٧

Hayır o hakk ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik eyledi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır! O gerçeği getirmiş ve peygamberleri de doğrulamıştı.

– Seyyid Kutub

Hayır, öyle değil. O, hakkı getirmiş, (önceki) peygamberleri de tasdik etmiştir.

– Diyanet İşleri

إِنَّكُمۡ لَذَآئِقُواْ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡأَلِيمِ ٣٨

Elbette siz o elîm azâbı tadacaksınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz siz can yakıcı azabı tadacaksınız.

– Seyyid Kutub

Şüphesiz siz mutlaka elem dolu azabı tadacaksınız.

– Diyanet İşleri

وَمَا تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ ٣٩

Maamafih başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalanacaksınız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sadece yaptığınız işlerle cezalandırılıyorsunuz.

– Seyyid Kutub

Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız.

– Diyanet İşleri

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ ٤٠

Müstesnâ ancak Allah’ın ihlâs verilmiş kulları.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak Allah'a gönülden bağlı kulları bu cezanın dışındadır.

– Seyyid Kutub

Ancak Allah’ın halis kulları başka.

– Diyanet İşleri

أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ رِزۡقٞ مَّعۡلُومٞ ٤١

Onlar için bir "malûm rızık" var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar için bilinen rızık vardır.

– Seyyid Kutub

(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00