بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَٱلتَّٰلِيَٰتِ ذِكۡرًا ٣

Ve o yolda zikr okuyanlara.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Zikir okuyanlara

– Seyyid Kutub

(1-4) Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah’ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilâhınız gerçekten bir tek ilâhtır.

– Diyanet İşleri

إِنَّ إِلَٰهَكُمۡ لَوَٰحِدٞ ٤

Ki ilâhınız birdir sizin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki, ilahınız birdir.

– Seyyid Kutub

(1-4) Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah’ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilâhınız gerçekten bir tek ilâhtır.

– Diyanet İşleri

رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا وَرَبُّ ٱلۡمَشَٰرِقِ ٥

Hep o göklerin yerin ve aralarındakilerin Rabb’i ve bütün meşriklerin Rabb’i.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabb'idir. Doğuların da Rabb'idir.

– Seyyid Kutub

O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Doğuların da (Batıların da) Rabbidir.

– Diyanet İşleri

إِنَّا زَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنۡيَا بِزِينَةٍ ٱلۡكَوَاكِبِ ٦

Bakınız biz o dünya Semâ’yı (o yakın göğü) bir ziynetle donattık: kevakib.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bize en yakın göğü, bir süsle ve yıldızlarla süsledik.

– Seyyid Kutub

Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.

– Diyanet İşleri

وَحِفۡظٗا مِّن كُلِّ شَيۡطَٰنٖ مَّارِدٖ ٧

Hem mütemerrid ve her şeytandan koruduk.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onu itaat etmeyen her şeytandan koruduk.

– Seyyid Kutub

Onu itaatten çıkan her şeytandan koruduk.

– Diyanet İşleri

لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى ٱلۡمَلَإِ ٱلۡأَعۡلَىٰ وَيُقۡذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٖ ٨

Onlar mele-i alâyı dinleyemezler, tard için her taraftan sıkıya tutulurlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O şeytanlar, yüce alemi (Mele-i A'la'yı) dinleyemezler; her yandan kendilerine mermi gibi yıldızlar atılır.

– Seyyid Kutub

(8-9) Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır.

– Diyanet İşleri

دُحُورٗاۖ وَلَهُمۡ عَذَابٞ وَاصِبٌ ٩

Ve onlara ayrılmaz bir azâb vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli azap vardır.

– Seyyid Kutub

(8-9) Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır.

– Diyanet İşleri

إِلَّا مَنۡ خَطِفَ ٱلۡخَطۡفَةَ فَأَتۡبَعَهُۥ شِهَابٞ ثَاقِبٞ ١٠

Ancak bir çalıp çarpan, onun da peşine bir şihabı sâkıb takılır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak meleklerin konuşmalarından bir sözü kapan olursa, onu da delen ve yakan alevli yıldızlar takip eder.

– Seyyid Kutub

Ancak onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler (ve yok eder).

– Diyanet İşleri

فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَهُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَم مَّنۡ خَلَقۡنَآۚ إِنَّا خَلَقۡنَٰهُم مِّن طِينٖ لَّازِبِۭ ١١

Şimdi sor onlara yaradılışca kendileri mi daha çetin yoksa bizim yarattıklarımız mı? Biz kendilerini bir cıvık çamurdan yarattık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şimdi sor onlara; «Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa, Bizim yarattıklarımız mı?» Aslında biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yarattık.

– Seyyid Kutub

(Ey Muhammed!) Şimdi sen onlara sor: “Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı?" Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.

– Diyanet İşleri

بَلۡ عَجِبۡتَ وَيَسۡخَرُونَ ١٢

Fakat sen taaccüb ettin onlar eğleniyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Muhammed! Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seninle alay ediyorlar.

– Seyyid Kutub

Hayır, sen (onların hâline) şaştın, onlar ise alay ediyorlar.

– Diyanet İşleri

وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذۡكُرُونَ ١٣

İhtar edildiklerinde de düşünmüyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara öğüt verildiği vakit düşünüp öğüt almazlar.

– Seyyid Kutub

Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu