037 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَا مِنَّآ إِلَّا لَهُۥ مَقَامٞ مَّعۡلُومٞ ١٦٤

Bizden ise her birimiz için bir makām-ı maʿlum vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Melekler: «Bizim içimizden herkesin belli makamı vardır.»

– Seyyid Kutub

(Melekler derler ki:) "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır."

– Diyanet İşleri

وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلصَّآفُّونَ ١٦٥

Ve biz, elbette biz o saf dizenleriz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız.

– Seyyid Kutub

"Şüphesiz biz (orada) saf duranlarız."

– Diyanet İşleri

وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلۡمُسَبِّحُونَ ١٦٦

Ve biz elbette biz o tesbih edenleriz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'ı tesbih edenleriz.

– Seyyid Kutub

"Şüphesiz biz (Allah'ı) tespih edip yüceltenleriz."

– Diyanet İşleri

وَإِن كَانُواْ لَيَقُولُونَ ١٦٧

Ve gerçek evvel şöyle diyorlardı:.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Putperestler şöyle diyorlardı.

– Seyyid Kutub

Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: "Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk."

– Diyanet İşleri

لَوۡ أَنَّ عِندَنَا ذِكۡرٗا مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٦٨

“Eğer yanımızda evvelkilerinkinden bir zikir olsa idi

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer yanımızda evvelkilere gelen bir uyarı kitabı olsaydı.

– Seyyid Kutub

Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: "Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk."

– Diyanet İşleri

لَكُنَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ ١٦٩

her hâlde Allah’ın ihlâs ile seçilmiş kullarından olurduk”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Elbette biz Allah'ın temiz kulları olurduk.

– Seyyid Kutub

Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: "Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk."

– Diyanet İşleri

فَكَفَرُواْ بِهِۦۖ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ ١٧٠

Fakat şimdi O’na küfrettiler, artık ileride bilecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak o uyarıyı inkâr ettiler, yakında inkârlarının sonucunu bileceklerdir.

– Seyyid Kutub

Fakat (kitap gelince) onu inkar ettiler. Yakında (sonlarının ne olacağını) bilecekler.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدۡ سَبَقَتۡ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا ٱلۡمُرۡسَلِينَ ١٧١

Celâlim hakkı için risaletle gönderilen kullarımız hakkında şu kelimemiz sebkat etmiştir:

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki, peygamber kullarımıza şu sözleri vermişizdir.

– Seyyid Kutub

Andolsun, peygamber olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmişti

– Diyanet İşleri

إِنَّهُمۡ لَهُمُ ٱلۡمَنصُورُونَ ١٧٢

“Onlar, elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Mutlaka kendilerine yardım edilecektir.

– Seyyid Kutub

"Onlara mutlaka yardım edilecektir."

– Diyanet İşleri

وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ ٱلۡغَٰلِبُونَ ١٧٣

Ve elbette Bizim askerlerimiz, mutlak onlar gālib geleceklerdir”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve galip gelecek olanlar, mutlaka bizim ordumuzdur.

– Seyyid Kutub

"Şüphesiz ordularımız galip gelecektir."

– Diyanet İşleri

فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ حَتَّىٰ حِينٖ ١٧٤

Onun için yüz çevir de onlardan bir zamana kadar,

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

– Seyyid Kutub

O halde bir süreye kadar onlardan yüz çevir

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu