بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
أَفَلَا تَذَكَّرُونَ ١٥٥
Hiç de mi düşünmezsiniz?
Hiç mi düşünmüyorsunuz?
Hiç düşünmüyor musunuz?
أَمۡ لَكُمۡ سُلۡطَٰنٞ مُّبِينٞ ١٥٦
Yoksa sizin için açık bir ferman mı var?
Yoksa sizin açık deliliniz mi var?
Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var?
فَأۡتُواْ بِكِتَٰبِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ ١٥٧
O hâlde getirin kitabınızı sâdıksanız.
Eğer doğru iseniz kitabınızı getirin.
Eğer doğru söyleyen kimseler iseniz getirin (bu delili içeren) kitabınızı!
وَجَعَلُواْ بَيۡنَهُۥ وَبَيۡنَ ٱلۡجِنَّةِ نَسَبٗاۚ وَلَقَدۡ عَلِمَتِ ٱلۡجِنَّةُ إِنَّهُمۡ لَمُحۡضَرُونَ ١٥٨
Bir de O’nunla cinler beyninde bir neseb uydurdular. Celâlim hakkı için cinler bilirler ki onlar ihzar olunacaklardır.
Allah'la cinler arasında soy bağı uydurdular. Andolsun cinler de, kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilirler.
Allah ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah'ın huzuruna getirileceklerini bilirler.
سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ ١٥٩
Münezzeh Sübhân O Allah onların isnad ettikleri vasıflardan.
Haşa! Allah, onların taktıkları sıfatlardan münezzehtir.
Allah onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ ١٦٠
Lâkin Allah’ın ihlâs ile seçilen kulları başka.
Allah'a gönülden bağlı kullar, bunların dışındadır.
Ancak Allah'ın ihlâslı kulları bunlar gibi değildir.
فَإِنَّكُمۡ وَمَا تَعۡبُدُونَ ١٦١
Çünkü siz ve taptıklarınız
Ey inkârcılar! Ne siz ne de taptıklarınız.
(Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz.
مَآ أَنتُمۡ عَلَيۡهِ بِفَٰتِنِينَ ١٦٢
O’na karşı kimseyi meftun edemezsiniz.
Kimseyi Allah'a karşı kandırıp yoldan çıkaramazsınız.
(Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz.
إِلَّا مَنۡ هُوَ صَالِ ٱلۡجَحِيمِ ١٦٣
Meğer ki cahîme saldıran olsun.
Ancak cehenneme girecek olanları kandırırsınız.
(Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz.
وَمَا مِنَّآ إِلَّا لَهُۥ مَقَامٞ مَّعۡلُومٞ ١٦٤
Bizden ise her birimiz için bir makām-ı maʿlum vardır.
Melekler: «Bizim içimizden herkesin belli makamı vardır.»
(Melekler derler ki:) "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır."
وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلصَّآفُّونَ ١٦٥
Ve biz, elbette biz o saf dizenleriz.
Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız.
"Şüphesiz biz (orada) saf duranlarız."