037 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَمۡ خَلَقۡنَا ٱلۡمَلَٰٓئِكَةَ إِنَٰثٗا وَهُمۡ شَٰهِدُونَ ١٥٠

Yoksa biz, melekleri dişi yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış?

– Ali Fikri Yavuz

أَلَآ إِنَّهُم مِّنۡ إِفۡكِهِمۡ لَيَقُولُونَ ١٥١

Haberin olsun ki, onlar, uydurmalarından dolayı şöyle derler:

– Ali Fikri Yavuz

وَلَدَ ٱللَّهُ وَإِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ ١٥٢

“- Allah doğurdu.” Mühahakkak ki onlar (sözlerinde) yalancıdırlar.

– Ali Fikri Yavuz

أَصۡطَفَى ٱلۡبَنَاتِ عَلَى ٱلۡبَنِينَ ١٥٣

(Yoksa Allah), kızları oğullara tercih mi etmiş?

– Ali Fikri Yavuz

مَا لَكُمۡ كَيۡفَ تَحۡكُمُونَ ١٥٤

Ne oluyor size, nasıl (bu kadar kötü) hüküm veriyorsunuz?

– Ali Fikri Yavuz

أَفَلَا تَذَكَّرُونَ ١٥٥

(Allah’ın evlâd edinmekten münezzeh olduğunu) hiç de mi düşünmezsiniz?

– Ali Fikri Yavuz

أَمۡ لَكُمۡ سُلۡطَٰنٞ مُّبِينٞ ١٥٦

Yoksa, sizin (gökten inen) açık bir hüccetiniz, (kitabınız) mı var?

– Ali Fikri Yavuz

فَأۡتُواْ بِكِتَٰبِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ ١٥٧

Doğru söyliyenlerseniz, getirin kitabınızı...

– Ali Fikri Yavuz

وَجَعَلُواْ بَيۡنَهُۥ وَبَيۡنَ ٱلۡجِنَّةِ نَسَبٗاۚ وَلَقَدۡ عَلِمَتِ ٱلۡجِنَّةُ إِنَّهُمۡ لَمُحۡضَرُونَ ١٥٨

Bir de Mekke kâfirleri, Allah ile cinler (melekler) arasında tuttular bir hısımlık uydurdular. Gerçekten cinler bilirler ki, onlar yakalanıb cehenneme götürüleceklerdir.

– Ali Fikri Yavuz

سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ ١٥٩

Allah, onların isnad ettikleri bütün noksan vasıflardan münezzehtir.

– Ali Fikri Yavuz

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ ١٦٠

Lâkin Allah’ın ihlâs sahibi (mümin) kulları müstesna; (onlar böyle noksan vasıfları söylemezler ve cehennemlik değildirler).

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu