بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذۡكُرُونَ ١٣

İhtar edildiklerinde de düşünmüyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara öğüt verildiği vakit düşünüp öğüt almazlar.

– Seyyid Kutub

Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar.

– Diyanet İşleri

وَإِذَا رَأَوۡاْ ءَايَةٗ يَسۡتَسۡخِرُونَ ١٤

Bir mucize gördükleri vakit de eğlence yerine tutuyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir mucize görseler onunla alay ederler.

– Seyyid Kutub

Bir mucize gördükleri zaman onu alaya alıyorlar.

– Diyanet İşleri

وَقَالُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٌ ١٥

Ve, bu, diyorlar başka bir şey değil, apaçık bir sihir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

«Bu apaçık büyüdür» derler.

– Seyyid Kutub

(Dediler ki:) “Bu bir büyüden başka bir şey değildir.”

– Diyanet İşleri

أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ ١٦

Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakit mı? biz mi ba'solunacakmışız?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yani biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı dirilecekmişiz?

– Seyyid Kutub

“Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi tekrar diriltileceğiz?”

– Diyanet İşleri

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ ١٧

Evvelki atalarımız da mı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bizden önceki atalarımızda mı dirilecek?

– Seyyid Kutub

“Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?”

– Diyanet İşleri

قُلۡ نَعَمۡ وَأَنتُمۡ دَٰخِرُونَ ١٨

De ki: evet, hem siz çok hor, hakîr olarak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki; «Evet, hem de hor ve hakir olarak dirileceksiniz.»

– Seyyid Kutub

De ki: “Evet, hem de siz aşağılanmış kimseler olarak (diriltileceksiniz).”

– Diyanet İşleri

فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ فَإِذَا هُمۡ يَنظُرُونَ ١٩

Çünkü o bir zorlu kumandadan ibarettir derhal gözleri açılıverir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O dirilme sahnesi korkunç bir çığlıktan ibarettir. Hemen o anda gözlerini birdenbire açıp etrafa bakacaklar.

– Seyyid Kutub

O ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsın ki onlar (diriltilmiş hazır) beklemektedirler.

– Diyanet İşleri

وَقَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا هَٰذَا يَوۡمُ ٱلدِّينِ ٢٠

Eyvah bizlere derler bu o din günü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

«Vah bize, bu ceza günüdür» derler.

– Seyyid Kutub

Şöyle diyecekler: “Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür.”

– Diyanet İşleri

هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ٢١

Bu işte o sizin yalan dediğiniz fasıl günü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara «İşte bu yalanladığınız hüküm günüdür» denir.

– Seyyid Kutub

Onlara, “İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür” denilir.

– Diyanet İşleri

۞ ٱحۡشُرُواْ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ وَأَزۡوَٰجَهُمۡ وَمَا كَانُواْ يَعۡبُدُونَ ٢٢

Toplayın mahşere o zulmedenleri ve eşlerini ve Allah’dan başka taptıkları şeyleri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yüce Allah meleklerine emreder: «Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve taptıklarını

– Seyyid Kutub

(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”

– Diyanet İşleri

مِن دُونِ ٱللَّهِ فَٱهۡدُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلۡجَحِيمِ ٢٣

Toplayın da götürün onları sırata; cehennem köprüsüne doğru.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'dan başka (taptıklarına) onlara cehennemin yolunu gösterin.

– Seyyid Kutub

(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu