037 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡبَلَٰٓؤُاْ ٱلۡمُبِينُ ١٠٦

Muhakkak ki bu, açık bir imtihandı.

– Ali Fikri Yavuz

وَفَدَيۡنَٰهُ بِذِبۡحٍ عَظِيمٖ ١٠٧

(Oğlunu kesmeğe karşılık) ona büyük bir kurbanlık, (semiz koç) fidye verdik.

– Ali Fikri Yavuz

وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ ١٠٨

Yine ona, sonradan gelenler içinde iyi bir yâd bıraktık.

– Ali Fikri Yavuz

سَلَٰمٌ عَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِيمَ ١٠٩

Bizden saadet ve selâmet olsun İbrahim’e...

– Ali Fikri Yavuz

كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ ١١٠

Güzel amel işliyenleri, işte böyle mükafatlandırırız.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ١١١

Çünkü o, mümin kullarımızdandı.

– Ali Fikri Yavuz

وَبَشَّرۡنَٰهُ بِإِسۡحَٰقَ نَبِيّٗا مِّنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ١١٢

Bir de ona salihlerden bir peygamber olmak üzere İshâk’ı müjdeledik.

– Ali Fikri Yavuz

وَبَٰرَكۡنَا عَلَيۡهِ وَعَلَىٰٓ إِسۡحَٰقَۚ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحۡسِنٞ وَظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ مُبِينٞ ١١٣

Hem İbrahîm’e, hem İshâk’a bereketler verdik. Her ikisinin soyundan mümin olan da var, nefsine açık zulmeden de var.

– Ali Fikri Yavuz

وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ ١١٤

Gerçekten biz, Mûsa ile Harûn’u da (peygamberlikle) nimetlendirdik.

– Ali Fikri Yavuz

وَنَجَّيۡنَٰهُمَا وَقَوۡمَهُمَا مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ ١١٥

Hem kendilerini, hem (kendilerine iman eden) kavimlerini o büyük felâketten, (suda boğulmaktan) kurtardık.

– Ali Fikri Yavuz

وَنَصَرۡنَٰهُمۡ فَكَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ ١١٦

Onlara yardım ettik de, galib gelenler onlar oldular.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu