037 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِلَّا مَنۡ خَطِفَ ٱلۡخَطۡفَةَ فَأَتۡبَعَهُۥ شِهَابٞ ثَاقِبٞ ١٠

Ancak (o şeytanlar içinden, meleklerin sözünü) bir çalıb kapan olur. Onu da yakan parlak bir yıldız tâkib eder.

– Ali Fikri Yavuz

فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَهُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَم مَّنۡ خَلَقۡنَآۚ إِنَّا خَلَقۡنَٰهُم مِّن طِينٖ لَّازِبِۭ ١١

Şimdi sor Mekke halkına: (Öldükten sonra) kendilerini yaratış mı zor; yoksa bizim yarattıklarımız (melekler, gökler, arz ve yıldızlar) mı? Biz kendilerini (Adem’den, Adem’i de) yapışkan bir çamurdan yarattık.

– Ali Fikri Yavuz

بَلۡ عَجِبۡتَ وَيَسۡخَرُونَ ١٢

Doğrusu (Ey Rasûlüm, Allah’ın kudretini ve öldükten sonra dirileceklerini inkâr etmelerine) sen şaştın. Onlar ise, seninle (ve taaccüb edişinle) alay ediyorlar.

– Ali Fikri Yavuz

وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذۡكُرُونَ ١٣

Onlara Kur’an’la öğüd verildiği zaman da, düşünüp nasihat kabul etmiyorlar.

– Ali Fikri Yavuz

وَإِذَا رَأَوۡاْ ءَايَةٗ يَسۡتَسۡخِرُونَ ١٤

Bir mucize gördükleri vakit de eğlenceye alıyorlar.

– Ali Fikri Yavuz

وَقَالُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٌ ١٥

Ve: “-Bu, ancak apaçık bir sihirdir.” dediler.

– Ali Fikri Yavuz

أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ ١٦

Öldüğümüz ve bir toprakla çürümüş bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, biz mi diriltilecek mişiz?

– Ali Fikri Yavuz

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ ١٧

Evvelki atalarımızda mı? (yine dediler).

– Ali Fikri Yavuz

قُلۡ نَعَمۡ وَأَنتُمۡ دَٰخِرُونَ ١٨

(Ey Rasûlüm), de ki: “- Hem hepiniz zelîl ve hakîr olarak (diriltileceksiniz).”

– Ali Fikri Yavuz

فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ فَإِذَا هُمۡ يَنظُرُونَ ١٩

Çünkü o, (Sûr’a ikinci defa) bir üfürüştür ki, derhal kabirlerinden kalkıb başlarına gelecek şeyi gözetlerler.

– Ali Fikri Yavuz

وَقَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا هَٰذَا يَوۡمُ ٱلدِّينِ ٢٠

Şöyle derler: “-Eyvah bizlere! Bu, hesab günüdür.”

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu