بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

هَٰذَاۚ وَإِنَّ لِلطَّٰغِينَ لَشَرَّ مَـَٔابٖ ٥٥

Bu böyledir. Şüphesiz azgınlar için de kötü bir gelecek vardır.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

جَهَنَّمَ يَصۡلَوۡنَهَا فَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ ٥٦

Cehennem! Ona yaşlanacaklar, fakat o ne çirkin döşektir!

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

هَٰذَا فَلۡيَذُوقُوهُ حَمِيمٞ وَغَسَّاقٞ ٥٧

İşte kaynar su ve irin; tatsınlar onu.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَءَاخَرُ مِن شَكۡلِهِۦٓ أَزۡوَٰجٌ ٥٨

Ve o şekilden çifter çifter diğer azaplar.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

هَٰذَا فَوۡجٞ مُّقۡتَحِمٞ مَّعَكُمۡ لَا مَرۡحَبَۢا بِهِمۡۚ إِنَّهُمۡ صَالُواْ ٱلنَّارِ ٥٩

Şu maiyyetiniz, göğüs germiş bir alay! Onlara merhaba (rahatlık) yok; çünkü onlar cehenneme salınıyorlar.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالُواْ بَلۡ أَنتُمۡ لَا مَرۡحَبَۢا بِكُمۡۖ أَنتُمۡ قَدَّمۡتُمُوهُ لَنَاۖ فَبِئۡسَ ٱلۡقَرَارُ ٦٠

(Bu topluluk): «Hayır, asıl size rahatlık yok, bunu bize siz hazırladınız; bakın ne kötü yatak!» derler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالُواْ رَبَّنَا مَن قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدۡهُ عَذَابٗا ضِعۡفٗا فِي ٱلنَّارِ ٦١

Ey Rabbimiz, bize bunu hazırlayanın ateşteki azabını kat kat artır, derler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَقَالُواْ مَا لَنَا لَا نَرَىٰ رِجَالٗا كُنَّا نَعُدُّهُم مِّنَ ٱلۡأَشۡرَارِ ٦٢

Bir de derler ki: «Biz bayağılardan saydığımız o adamları ne diye görmüyoruz?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

أَتَّخَذۡنَٰهُمۡ سِخۡرِيًّا أَمۡ زَاغَتۡ عَنۡهُمُ ٱلۡأَبۡصَٰرُ ٦٣

Onları alaya aldıydık ya! Yoksa gözler kendilerinden kaydı mı?»

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

إِنَّ ذَٰلِكَ لَحَقّٞ تَخَاصُمُ أَهۡلِ ٱلنَّارِ ٦٤

Şüphesiz şu bir gerçektir ki, ateş ehlinin birbiriyle tartışması muhakkak olacaktır.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ مُنذِرٞۖ وَمَا مِنۡ إِلَٰهٍ إِلَّا ٱللَّهُ ٱلۡوَٰحِدُ ٱلۡقَهَّارُ ٦٥

De ki: «Ben ancak korkuyu haber veren bir peygamberim. O tek ve kahredici Allah'tan başka hiçbir tanrı yoktur.»

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00