بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يُرۡسَلُ عَلَيۡكُمَا شُوَاظٞ مِّن نَّارٖ وَنُحَاسٞ فَلَا تَنتَصِرَانِ ٣٥

Üstünüze ateşten bir alev, bir zehir duman salınır; aman dileseniz de kurtulamazsınız;

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٦

şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَإِذَا ٱنشَقَّتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتۡ وَرۡدَةٗ كَٱلدِّهَانِ ٣٧

Gök yarılıp, yağ gibi eriyen, kızaran ve yanan bir gül (gibi) olduğu zaman;

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٨

şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَيَوۡمَئِذٖ لَّا يُسۡـَٔلُ عَن ذَنۢبِهِۦٓ إِنسٞ وَلَا جَآنّٞ ٣٩

O gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz;

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٠

şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

يُعۡرَفُ ٱلۡمُجۡرِمُونَ بِسِيمَٰهُمۡ فَيُؤۡخَذُ بِٱلنَّوَٰصِي وَٱلۡأَقۡدَامِ ٤١

Suçlular yüzlerinden tanınır, perçemleriyle ayaklarından tutulur;

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٢

şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

هَٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا ٱلۡمُجۡرِمُونَ ٤٣

İşte bu, suçluların yalan dedikleri cehennem;

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

يَطُوفُونَ بَيۡنَهَا وَبَيۡنَ حَمِيمٍ ءَانٖ ٤٤

onunla kaynar su arasında dolaşırlar;

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٥

şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00