077 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَجَعَلۡنَا فِيهَا رَوَٰسِيَ شَٰمِخَٰتٖ وَأَسۡقَيۡنَٰكُم مَّآءٗ فُرَاتٗا ٢٧

Ve orada yüksek, sabit dağlar kıldık ve size bir tatlı su içirdik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٢٨

(28-29) O gün vay haline yalanlayanların. Kendisini yalanladığınız şeye gidiniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ٱنطَلِقُوٓاْ إِلَىٰ مَا كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ٢٩

(28-29) O gün vay haline yalanlayanların. Kendisini yalanladığınız şeye gidiniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ٱنطَلِقُوٓاْ إِلَىٰ ظِلّٖ ذِي ثَلَٰثِ شُعَبٖ ٣٠

(30-31) Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَّا ظَلِيلٖ وَلَا يُغۡنِي مِنَ ٱللَّهَبِ ٣١

(30-31) Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّهَا تَرۡمِي بِشَرَرٖ كَٱلۡقَصۡرِ ٣٢

(32-33) Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Sanki o birer sarı erkek develerdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

كَأَنَّهُۥ جِمَٰلَتٞ صُفۡرٞ ٣٣

(32-33) Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Sanki o birer sarı erkek develerdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٣٤

(34-35) O gün vay haline yalanlayanların. Bu bir gündür ki, konuşamazlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

هَٰذَا يَوۡمُ لَا يَنطِقُونَ ٣٥

(34-35) O gün vay haline yalanlayanların. Bu bir gündür ki, konuşamazlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَا يُؤۡذَنُ لَهُمۡ فَيَعۡتَذِرُونَ ٣٦

Ve onlar için izin verilmez, itizarda da bulunamazlar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٣٧

(37-38) O gün vay haline yalanlayanların. İşte bu, ayırd etme günüdür, sizleri de evvelkileri de toplayıverdik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu